WASHINGTON —
Merkez Bankası, değer kaybeden Türk lirasını kurtarmak için temel faiz oranlarını yükseltme kararı aldı.
Merkez Bankası’nın, olağanüstü bir toplantıyla, temel faiz oranlarını neredeyse iki kat arttırarak yüzde 10’a çıkarması finans piyasalarında sürpriz olarak karşılandı.
Merkezi İstanbul’da bulunan Global Source Partners adlı finansal danışmanlık firmasından Atilla Yeşilada, sert faiz arttırımı kararının kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Yeşilada, “Eğer faizler yükseltilmeseydi, döviz kurları tırmanmaya devam edecek ve Türkiye’nin en büyük firmalarının yarısından fazlasını uçuruma sürükleyecekti. Bu kararın alınması gerekiyordu” dedi.
Geçen Aralık ayında, hükümetteki yolsuzluk skandalıyla değer kaybetmeye başlayan Türk lirası her hafta yeni bir düşme rekoru kırıyor. Merkez Bankası’nın faiz arttırım kararından sonra Türk lirası değer kazanmaya başlasa da tekrar düşüşe geçmesi uzun sürmedi.
Merkezi İstanbul’da bulunan Finans Bankası ekonomisti İnan Demir, döviz borcu olan birçok Türk şirketinin bunu döviz satın almak için bir fırsat olarak gördüğünü söyledi.
Demir, “Firmalar, ithalat faturalarını ödemek için Türk lirasındaki güçlenmeyi değerlendirip dolar alımı yapıyorlar” dedi.
Ancak Demir, faiz oranlarındaki artışa rağmen, uluslararası yatırımcıların, dünyanın en büyük bütçe açıklarından birine sahip olan Türkiye konusundaki kaygılarının sürdüğünü de sözlerine ekledi. Demir, Amerika Merkez Bankası FED’in piyasalara para pompalama politikasını terketmeye başlamasının, mevcut kaygıları daha da arttırdığını belirtti.
FED’in politikasının Türk ekonomisine yardım ettiğini söyleyen ekonomist Demir, faiz oranlarının daha da yükseltilmesi gerekebileceği uyarısında bulundu.
Demir, “Elinizde bütçe açığına ve siyasi risklere sahip bir ülke var. Böyle bir zeminde, uluslararası yatırımcılar, faizlerin daha da yükseleceğini tahmin ediyorlar” şeklinde konuştu.
Gözlemciler, geçen yaz Türkiye’de patlak veren hükümet karşıtı protestolardan sonra ortaya çıkan siyasi ve ekonomik belirsizliğin, uzun vadeli uluslararası yatırımları olumsuz etkilediğini söylüyor. Atilla Yeşilada, Türk ekonomisi böyle zorlu bir dönemden geçerken, yeni yatırımları olası görmüyor.
Ocak ayı verileri, işveren ve tüketicilerin piyasaya duydukları güvenin sert şekilde düştüğünü gösteriyor diyen Yeşilada, bu güven sarsıntısını Ankara’daki siyasi krize bağlıyor. Yeşilada sözlerini “Bütün bunlara bir de faiz şoku eklendi. Türkiye’nin derin bir ekonomik krize girmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak görünüyor” şeklinde sürdürdü.
Türk ekonomisindeki büyüme, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın en temel başarılarından biri olarak görülüyor. Erdoğan’ın on yılı aşkın süredir iktidarda kalması da büyük ölçüde bu başarıya bağlanıyor. Türkiye’deki ekonomik çalkantının zamanlaması, Mart ayında yerel seçimlere hazırlanan başbakanı olumsuz etkileyebilir.
Faiz arttırımına şiddetle karşı çıkan Başbakan Erdoğan, bu politikayı destekleyenleri, hükümetine karşı uluslararası güçlerle işbirliği yapmakla suçluyor. Gözlemciler, bu tür söylemlerin uluslararası yatırımcıları Türkiye konusunda daha da kaygılandırdığını ve Türk lirası üzerindeki baskıyı arttırdığını söylüyor.
Merkez Bankası’nın, olağanüstü bir toplantıyla, temel faiz oranlarını neredeyse iki kat arttırarak yüzde 10’a çıkarması finans piyasalarında sürpriz olarak karşılandı.
Merkezi İstanbul’da bulunan Global Source Partners adlı finansal danışmanlık firmasından Atilla Yeşilada, sert faiz arttırımı kararının kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Yeşilada, “Eğer faizler yükseltilmeseydi, döviz kurları tırmanmaya devam edecek ve Türkiye’nin en büyük firmalarının yarısından fazlasını uçuruma sürükleyecekti. Bu kararın alınması gerekiyordu” dedi.
Geçen Aralık ayında, hükümetteki yolsuzluk skandalıyla değer kaybetmeye başlayan Türk lirası her hafta yeni bir düşme rekoru kırıyor. Merkez Bankası’nın faiz arttırım kararından sonra Türk lirası değer kazanmaya başlasa da tekrar düşüşe geçmesi uzun sürmedi.
Merkezi İstanbul’da bulunan Finans Bankası ekonomisti İnan Demir, döviz borcu olan birçok Türk şirketinin bunu döviz satın almak için bir fırsat olarak gördüğünü söyledi.
Demir, “Firmalar, ithalat faturalarını ödemek için Türk lirasındaki güçlenmeyi değerlendirip dolar alımı yapıyorlar” dedi.
Ancak Demir, faiz oranlarındaki artışa rağmen, uluslararası yatırımcıların, dünyanın en büyük bütçe açıklarından birine sahip olan Türkiye konusundaki kaygılarının sürdüğünü de sözlerine ekledi. Demir, Amerika Merkez Bankası FED’in piyasalara para pompalama politikasını terketmeye başlamasının, mevcut kaygıları daha da arttırdığını belirtti.
FED’in politikasının Türk ekonomisine yardım ettiğini söyleyen ekonomist Demir, faiz oranlarının daha da yükseltilmesi gerekebileceği uyarısında bulundu.
Demir, “Elinizde bütçe açığına ve siyasi risklere sahip bir ülke var. Böyle bir zeminde, uluslararası yatırımcılar, faizlerin daha da yükseleceğini tahmin ediyorlar” şeklinde konuştu.
Gözlemciler, geçen yaz Türkiye’de patlak veren hükümet karşıtı protestolardan sonra ortaya çıkan siyasi ve ekonomik belirsizliğin, uzun vadeli uluslararası yatırımları olumsuz etkilediğini söylüyor. Atilla Yeşilada, Türk ekonomisi böyle zorlu bir dönemden geçerken, yeni yatırımları olası görmüyor.
Ocak ayı verileri, işveren ve tüketicilerin piyasaya duydukları güvenin sert şekilde düştüğünü gösteriyor diyen Yeşilada, bu güven sarsıntısını Ankara’daki siyasi krize bağlıyor. Yeşilada sözlerini “Bütün bunlara bir de faiz şoku eklendi. Türkiye’nin derin bir ekonomik krize girmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak görünüyor” şeklinde sürdürdü.
Türk ekonomisindeki büyüme, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın en temel başarılarından biri olarak görülüyor. Erdoğan’ın on yılı aşkın süredir iktidarda kalması da büyük ölçüde bu başarıya bağlanıyor. Türkiye’deki ekonomik çalkantının zamanlaması, Mart ayında yerel seçimlere hazırlanan başbakanı olumsuz etkileyebilir.
Faiz arttırımına şiddetle karşı çıkan Başbakan Erdoğan, bu politikayı destekleyenleri, hükümetine karşı uluslararası güçlerle işbirliği yapmakla suçluyor. Gözlemciler, bu tür söylemlerin uluslararası yatırımcıları Türkiye konusunda daha da kaygılandırdığını ve Türk lirası üzerindeki baskıyı arttırdığını söylüyor.