Türkiye’den her yıl binlerce öğrenci üniversite eğitimi almak üzere Amerika’ya geliyor. Bu öğrenciler Amerika’da bulundukları sırada hem Amerika’ya ait izlenimler topluyor, hem de bulundukları kampüslerde Türkiye ve Türk öğrenciler hakkında genel biz izlenim bırakıyor. Örneğin Amerikalı akademisyenler Türk öğrencilerin akademik ve sosyal becerilerini nasıl buluyor, bu öğrencileri diğerleriyle karşılaştırdığında hangi özelliklerini beğeniyor? Haberin Devamı ↓
Haberin Devamı ↓
Türkiye ile çifte diploma programı yürüten bu nedenle de çok sayıda Türk öğrenciyi kampüsünde toplayan Binghamton Üniversitesi’ndeki yönetici ve akademisyenlere göre Türk öğrenciler derslere sözlü katılım ve devamlılık konularında zayıf, ancak analitik yetenek ve uyum bakımından oldukça başarılı.
Türk öğrencilerin Amerika’daki okullara birçok açıdan zenginlik kattığı ise muhakkak. Binghamton Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Rektörü Jean-Pierre Mileur bu zenginliği şöyle açıklıyor: “Türkiye bizim için iyi yetiştirilmiş öğrenciler açısından zengin bir kaynak. Buradaki öğrencilerimize Türk öğrencilerle etkileşim olanağı sağlamak, Türkiye hakkında daha fazla bilgi edinmelerine fırsat yaratmak geleceğe dönük bir ilişkiye yatırım anlamına geliyor.”
Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Rektör Yardımcısı Katharine Krebs de aynı görüşte: “Türkiye’nin önemi hem küresel alanda, hem iş dünyasında giderek artıyor, bir dünya gücü haline geliyor, Türkiye ile eğitim alanında ortak bir çalışmaya yönelmemizin nedenlerinden biri bu. Bir diğeri ise Türkiye’deki güçlü eğitim sistemi. Türkiye’de birçok üniversitede İngilizce eğitim veriliyor. Ayrıca lisede öğrencilerin iyi bir eğitimden geçtiklerini, Amerika’ya gelince buraya rahatlıkla uyum sağlayacaklarını, başarılı olacaklarını biliyoruz.”
Türk öğrenciler hem öğreniyor hem de öğretiyor
Türk öğrenciler öğrendikleri kadar öğretici de olabiliyor. Küresel ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Çift Diploma Program Danışmanı Michael McDonald, bazı yenilikleri öğrencileri sayesinde daha iyi takip ettiğini saklamıyor: Türk öğrencilerim sayesinde Türkiye’de son 15 yılda siyasi alanda yaşanan gelişmeleri daha iyi izleyebiliyorum. Kemalizm’in politikadaki yeri ya da laiklikle ilgili tartışmalarda Türk öğrencilerin yaklaşımlarını öğreniyorum. Türk öğrencilerin dinle siyaset arasındaki ilişkiye farklı baktıklarını görüyorum.
Rektör Yardımcısı Katharine Krebs de Türk öğrencilerin akademisyenler için yeni bir öğrenme süreci yarattığını doğruluyor. “Türk öğrenciler Amerikalı profesörlerini etkiliyor. Profesörler bana gelip, ‘Türk öğrenciler benim daha önce işlemediğim konuları görmüşler, şimdi hem onların sorularını rahatlıkla cevaplamak hem de Amerikalı arkadaşlarına Türk öğrencilerin yaklaşımlarını anlatmak için daha fazla hazırlık yapmam gerekiyor’ diyorlar. Bu bizler için de de harika bir öğrenme süreci.”
"Türk öğrenciler hızlı ilerliyor"
Prof. Heather DeHaan, Küresel ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün Çift Diploma Program Danışmanı. Bu nedenle de Türk öğrencileri daha yakından tanıyor: “Türk öğrenciler benim en ilginç öğrenci gruplarımdan biri. Onların en sevdiğim yanı, bir anda gösterdikleri hızlı ilerleme. Genelde ilk geldikleri zamanlarda İngilizce konuşma konusunda çekimser davranıyorlar. Başlarda en fazla dilde uyum sağlamakta zorlanıyorlar, profesörler hızlı konuşuyor, Amerikalı arkadaşları deyimler kullanıyor, diğer ülkelerden gelenlerse farklı aksanlarla konuşuyor. Bu farklılıklar onları zorluyor. Dersleri anlamakta zorluk çekiyor, sınıfta tartışmalara katılmaktan hoşlanmıyorlar. Ama bir kez bu sıkıntıları aştılar mı, Amerikalı öğrencilerimden daha hızlı bir gelişme gösteriyorlar. Konulara daha iyi odaklanıyor, daha iyi analiz yapabiliyorlar.”
Rektör Yardımcısı Katharine Krebs de ilk başlardaki uyum sorunlarının farkında: “Türk öğrenciler başlangıçta doğal olarak yeni bir ülkeye gelmenin, yabancı bir dilde eğitim yapmanın, ailelerinden uzak kalmanın zorluklarını yaşıyorlar. Sonrysa bütün bu sorunların üstesinden geldiklerine tanık oluyorum, hem dil hem de diğer her alanda giderek kendilerine olan güvenleri artıyor.”
“Derslere devam zorunluluğu Türk öğrencileri zorluyor”
Belki de güvenin artmasıyla derslere devam da azalıyor. Devamsızlık eğilimi Siyaset Bilimi Profesörü Michael McDonald’ın dikkati çeken özellikler arasında: “Türk öğrenciler, Amerikalı öğrenciler gibi her derse gelme zorunluluğu hissetmiyorlar. Bu öğrencilerin devamsızlıkları bazen başarılı olmalarını engelliyor. Çünkü genelde Amerika’da öğretim üyeleri not verirken, öğrencinin devam durumuna büyük önem verir, bu Türk öğrencilere biraz garip geliyor çünkü Türkiye’de sanıyorum derse devam konusunda daha serbest hareket edebiliyorlar.”
Devamsızlık kötü bir etiket olsa da Türk öğrencilerin kampüste yarattığı olumlu hava daha ağır basıyor.
Kampüste sahur yemeği
Katharine Krebs, “Türk öğrenciler üniversitede katalizör görevi görüyor, değişimi hızlandırıyorlar. Amerikalı öğrenciler, Türk arkadaşları sayesinde daha önce pek bilmedikleri farklı düşünce yapılarıyla, farkı değerlerle karşılaşıyorlar. Ama aynı zamanda Türk öğrencilerle ne kadar ortak yanları olduklarını görüyor, okul döneminde aynı deneyimlerden geçiyorlar,” diyor.
Katharine Krebs, kurumsal olarak üniversitenin de Türk öğrencilerle bir değişim sürecinden geçtiğini söylüyor: “Üniversite olarak biz de bir eğitim sürecinden geçtik. Bu süreçte Türk eğitiminin nasıl olduğunu, Amerikan sisteminden farklı olduğu noktaları anlamaya çalıştık. Fark ve benzerlikleri belirledikçe ders programımızı buna göre ayarladık, öğrencilerin istekleri doğrultusunda değişiklikler yapmaya başladık. Örneğin, Türk öğrencilerimizin sayısındaki artışla birlikte oruç tutanların sayısının da arttığını gördük, bunun üzerine yemekhanelerde sahur yemeği uygulaması başlattık.”
“Kümeleşmeyi önlemeye çalışıyoruz”
Yabancı öğrencilerin Amerika’da bulundukları sırada yaşadıkları yerin dokusunu daha iyi tanıyabilmeleri hatta diğer ülkelerden gelen öğrencilerle çok yakın bağlar kurabilmeleri bazen zor.
Binghamton Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Rektörü Jean-Pierre Mileur bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Yabancı öğrenciler buraya geldiklerinde genellikle kendi ülkelerinden olanlarla arkadaşlık etmeyi seçiyor. Bu da onların Amerika’da edinebilecekleri deneyimleri biraz olsun kısıtlıyor.”
Binghamton Üniversitesi bunun için bazı önlemler almış. Katharine Krebs bu önlemleri şöyle açıklıyor. “Biz buraya gelen öğrencilerin tam entegrasyonu için çaba gösteriyoruz. Onun için mesela aynı yurtta kalan ya da aynı derse kaydolan Türk öğrenci sayısına kota uyguluyoruz. Böylelikle kümeleşmelerini engellemiş oluyoruz.”
“Derslere aktif katılımdan kaçmayın”
Prof. Heather DeHaan de Türk öğrencilere daha katılımcı olmaları, utangaçlığı bir yana bırakmaları ve topluma karışmaları çağrısında bulunuyor: “Benim Türk öğrencilere tavsiyem, özellikle tartışma oturumları olan dersleri seçmeleri. Çünkü ancak bu derslerde diğer öğrencilerle daha fazla etkileşim içinde olabilirler. Derslerde konuşmaktan çekinmemeleri gerekiyor. Bu konuşma ve tartışmalar sayesinde bilgi üretiliyor ve Türk öğrencilerin diğer arkadaşlarına sunabilecekleri çok şeyler var.” Prof. Heather DeHaan ayrıca Türk öğrencilere yaşadıkları kentin dokusunu da iyi öğrenmelerini, gönüllü faaliyetlere katılarak yerel halkla yakın temas kurmalarını da öneriyor.