Fransa’da hiciv dergisi Charlie Hebdo’ya sonrasında da bir markete yönelik saldırı Avrupa’daki terörle mücadele kodlarının tartışılmasına ve yeniden yapılandırılmasına neden oluyor. Yeni kodlar çerçevesinde devreye sokulan ilk unsuru ise ordu oluşturuyor.
Saldırılar sonrasında başta güvenliği sağlamaya katkıda bulunmak ve terörle mücadeleye katkıda bulunmak amacıyla Fransız ordusunun uygun unsurları Paris’e kaydırılmıştı. Ordu unsurlarından çok sayıda liderin katıldığı yürüyüşün güvenliğini sağlamada da yararlanıldı. Tehdit algısının hala yüksek olması nedeniyle Fransız askerleri sokaklarda ve özellikle de hassas noktalarda görev yapmayı sürdürüyor.
Belçika’da büyük çaplı bir saldırı hazırlığında olan bir hücrenin operasyonel ve lojistik unsurlarına yönelik olarak düzenlenen operasyonun ardından Başbakan Charles Michel başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun aldığı 12 maddelik önlemler paketinde en dikkat çeken başlıklardan birini de orduya biçilen rol oluşturuyor.
Belçika askerleri bazı özel binaların güvenliğinden ve spesifik gözetim misyonlarından sorumlu olacak. İlk etapla 150 askerin görevlendirilmesi öngörülüyor.
Hangi şehirlerde, hangi binaları ya da kimlerin korunacağı konusu henüz netleşmedi. Sorun ise Belçika ordusunun imkanları ve formasyon düzeyi.30 bin askerden oluşan Belçika ordusunda bu tür bir görev üstlenecek asker sayısı 5 bini geçmiyor. Bu sayının büyük bölümü de Belçika’nın katıldığı uluslararası operasyonlarda görev yapıyor. Sayı konusu bir kenara bırakıldığında ise bütçe sorunu öne çıkıyor.
Normalde polisle ordu arasında “sıcak” bir ilişki yok. Hatta geçtiğimiz haftaya kadar polis ve asker sendikaları ile bazı siyasi partiler askere mevcut görevlerinin dışında bir görev verilmesine sert şekilde muhalefet ediyordu. Gelinen aşamada ise durumun ciddiyeti tüm itirazların üzerine bir örtü çekilmesi sonucunu doğurmuş gözüküyor.
Belçika’nın en önemli ve Musevi nüfusun en yoğun olduğu şehirlerinden olan ülkenin kuzeyindeki Anvers’te cumartesi sabahından itibaren askerleri görmek mümkün olacak.
Tehdit algısının çok yükselmesi ya da olası bir saldırı durumunda diğer Avrupa Birliği ülkelerinin de Fransa ve Belçika örneklerini izlemekten çekinmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Belçika’nın orduya görev vermenin yanı sıra devreye soktuğu önlemler arasında kamu düzeni ve güvenliği açısından tehdit oluşturan bir kişinin pasaportuna ve kimlik kartına el konulabilmesi, vatandaşlığın düşürülmesi olasılıklarının genişletilmesi ve terörü finanse ettikleri tespit edilenlerin malvarlıklarının dondurulması da yer alıyor.
