Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 3 Aralık tarihi, 1992 yılında Dünya Engelliler Günü olarak ilan edildi. BM verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 15’ini oluşturan 1 milyar engelli, günlük hayatta birçok zorlukla karşı karşıya. İşitme, ortopedik, görme, zihinsel engelli, otizm gibi her engel grubunun sorunları da birbirinden farklı. Kimi rampasız yüksek kaldırımlar, ağaçların önüne döşenen hissedilebilir yüzeyler, otobüslerde çalışmayan ses sistemleriyle, kimiyse toplumdaki acıma, ayrımcılık ve önyargıyla karşı karşıya kalıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Farkındalık Merkezi’nde engellilerin yaşadığı bu sıkıntıları deneyimleyerek öğrenmek mümkün. İzmir Balçova ve Karşıyaka’daki iki Farkındalık Merkezi’nde bulunan uygulama alanlarında, engellilerin sorunlarını yaşatarak, uygulayarak hissettirmek ve böylece farkındalık yaratmak amaçlanıyor.
“Tekerlekli sandalyedeki insanların halini daha iyi anladım”
Engellilerin uygun olmayan yollar ve rampalarda nasıl zorlandıklarını göstermek için oluşturulmuş parkurda tekerlekli sandalye kullanmaya çalışan ilkokul dördüncü sınıf öğrencisi Hafsa Balcı da hayatın engelliler için çok zor olduğu düşüncesinde. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Balcı, “Burada engellilerin nasıl zorluklar yaşadığını tekerlekli sandalyelere binerek öğrendik. Onların nasıl bir yaşamı olduğunu öğrendik. Biz de onların yaşadığı zorlukları yaşadık burada. Tekerlekli sandalyeyle gitmek çok zor. Açıkçası çok üzüldüm. Tekerlekli sandalyedeki insanların halini daha iyi anladım. Gerçekten burada bu sandalyeyi kullanmak yani bunu çevirmek çok zor. Kollar o kadar çok acıyor ki. Onlar nasıl bunu yapabiliyor, bünyeleri yetiyor bilmiyorum ama ben çok zorlandım. Onların halini tam anlayamamış olsam da biraz anladım” dedi.
Tekerlekli sandalye parkurunda rampaları çıkamadığını söyleyen 11 yaşındaki ilkokul öğrencisi Deniz Boran Coşkunlar da “Rampadan çıkamadım, ondan sonra geri geri geldim, hızlanarak çıktım. Mesela bir engelli gittiği yerde rampa yoksa tekerlekli sandalyeyle kaldırıma çıkamaz. Görme engelli birisi kimse yardım etmeden mesela otobüse binemez. Onların hayatları daha zormuş bizden. Bizim yaptığımız şeyleri daha zor yapıyorlar. Bazen de yapamıyorlar” diye konuştu. Coşkunlar, kendi yaşadığı mahallenin koşullarının da de bedensel engelliler için uygun olmadığını fark ettiğini söyledi.
“Şu anda benim konuşmam bile otizmlilere çok sesli gelebiliyormuş, para tıkırtısı bile”
Duyu labirentinde otizmli bireylerin dokunsal, işitsel ve görsel uyaranlara karşı duyarlılıklarını ışık, ses, doku yoluyla deneyimleyen Balcı ise, “Şu anda benim bu konuşmam bile onlara çok sesli gelebiliyormuş, para tıkırtısı bile. Yüksek sesle bağırılmasını istemiyorlar. Otizm hakkında da bilgiler aldık” dedi.
Ardından karanlık bir odada ev eşyalarını el yordamıyla bulmaya çalışarak görme engellilerin yaşamını deneyimleyen Balcı, öğrendiği bilgilerle engellilere yardım edeceğini söyledi. Balcı, “Mesela engellilerden gözü görmeyenler olabilir. Bir yere gidecekse, ona 'yardım edebilir miyim' diye ilk önce nazik bir şekilde sorarak yardım edebiliriz. Onların ihtiyacını karşılayabiliriz. Bazı yaşlı teyzeler engelli olabiliyor ve evden dışarı çok çıkamıyor. Onların ihtiyacını alabiliriz, karşılayabiliriz. Yani bu türlü yardımlar yapabiliriz” sözlerini kullandı.
“Toplumun engellilerle kaynaşması çok daha önemli”
Yaşayarak öğrenme metodunu gerçekleştirdiklerini söyleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi Farkındalık Merkezi eğitmeni Suat Epözdemir, “Burada parkurlarımızda bire bir yaşatarak, bire bir hissettirerek bu metodu uygulamaya çalışıyoruz. Buraya gelen kişiler genelde biraz üst perdeden ‘biz toplumun duyarlı kesimiyiz, biz toplumun entelektüel kesimiyiz’ diye empati kurabildikleri kanısıyla geliyorlar. Fakat burada yaşayarak öğrenme metoduyla hiç de öyle olmadığını günün sonunda görüyorlar ve bunu da bize söylüyorlar” şeklinde konuştu.
Bu yolla toplumun engellilere uyum sağlamasını amaçladıklarını kaydeden Epözdemir, “Kaynaştırma iki türlüdür. Birincisi engellilerin toplumla kaynaşması ama daha da önemlisi, bizim daha önem atfettiğimiz, toplumun engellilerle kaynaşması. Bizim burada yaptığımız toplumun engellilerle kaynaşması noktasında bir pratik sergilemek. Toplum farkında olduğunu düşünüyor fakat gelip burada birebir yaşayarak deneyimlediği zaman aslında o farkındalığın olmadığını maalesef ki görüyoruz. Burada birebir yaşadıktan sonra o hissiyatlar biraz daha gelişiyor” dedi.
Dokunulabilir, hissedilebilir, üç boyutlu replikalarla modern sanat müzesi
Farkındalık Merkezi’nde özel öğrenme güçlüğü olan bireylerin okuma, yazma ve aritmetik alanlarında yaşadıkları zorlukları da deneyimlemek mümkün. Ruh sağlığı alanındaysa, toplumdaki önyargılar sonucu günlük yaşama katılamayan, iş sahibi olamayan ve sosyalleşemeyen şizofrenisi olan bireylerin atak dönemlerinde yaşadığı sıkıntılar deneyimlenebiliyor.
Görme ve işitme engelli bireyler için sanat eserlerini farklı bir yolla Türkiye’de ilk kez biraraya getirdiklerini de söyleyen Epözdemir, “İzmir Modern Sanatlar Müzemizde dokunulabilir, hissedilebilir, üç boyutlu replikalarla görme engelliler başta olmak üzere toplumun geri kalan engelli ve engelli olmayan bireylerine yönelik bir sergi oluşturduk. 44 eserden oluşuyor. Bu 44 eseri barkod yöntemiyle sesli betimlemeli olarak da hem görme engelliler hem işitme engellilerin hizmetine sunduk” dedi.
“Belediyemizin bütün müdürlüklerine bu eğitimi zorunlu tuttuk”
Farkındalık Merkezi’nin 20 kişilik gruplar halinde randevu oluşturularak ücretsiz ziyaret edilebileceğini belirten Epözdemir, ilkokul 4’üncü sınıftan itibaren çocuk, genç ve yetişkin olmak üzere her yaş grubunun eğitimlere katılabildiğini söyledi. Özellikle bazı kesimlerden kişilerin engellilerin hayatındaki zorlukları deneyimlemesinin elzem olduğunu vurgulayan Epözdemir, “Hedefimiz belediyemiz başta olmak üzere bütün bürokratları, toplumun hassas noktalarında olan çalışanları buraya getirmek. Zaten geliyorlar da. Belediyemizin bütün müdürlüklerinin eğitim alacağı bir programımız da var. Bunu zorunlu tuttuk. Çünkü bu hassas noktada bulunan bireylerin bire bir dokunuşları çok önemli. Mimarlık, mühendislik, tıp fakültelerinde okuyan bireylerin bu empati kurma çalışmalarını almasına da öncelik veriyoruz” diye konuştu.