Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Gazze’de yaşanan şiddet olaylarının bağımsız uluslararası bir komisyon tarafından soruşturulması için verilen tasarıyı kabul etti. Gelişmeleri görüşmek için Cenevre’de olağanüstü toplanan Konsey’de tasarı için yapılan oylamada 2 ret oyuna karşılık, 29 kabul oyu kullanıldı. 14 üye ise çekimser kaldı.
Türkiye'nin de gözlemci sıfatıyla desteklediği tavsiye niteliğindeki tasarıya ABD ve İsrail itiraz etti.
Ret oylarını ise ABD ve Avustralya kullandı.
Soruşturma komisyonunun kurulmasını öngören tasarı aynı zamanda İsrail'in orantısız güç kullanmasını da kınıyor.
Tasarının kabulü öncesinde konuşan BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Raad El-Hüseyin, "İsrail, uluslararası hukuka göre işgalci bir güç olarak Gazze halkını korumak ve refahını sağlamakla yükümlüdür. Ancak Filistinliler doğdukları andan ölene kadar tel örgülerin arkasında zehirli bir gecekonduya hapsedilmiştir" dedi.
“Gazze’de şiddet zirve yaptı”
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri El-Hüseyin, “Son dönemde Gazze'de yaşanan olaylar yüzünden bu özel oturum yapılıyor. Protestoların başladığı 30 Mart tarihinden itibaren, 2’si çocuk olmak üzere 87 Filistinli, İsrail güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. Ayrıca aralarında üç çocuğun da bulunduğu 29 kişi de başka şartlar yüzünden can verdi. 12 binden fazla insan yaralandı. Yaralılardan 3,500'den fazlasının silahlardan atılan mühimmatlardan yaralandığı tespit edildi. İsrail güvenlik güçleri 14 Mayıs Pazartesi günü meydana gelen şiddet olaylarında 43 göstericiyi öldürüldü. Aynı gün rakamlar zirve yaptı.1,360 gösterici silahla yaralandı. Ne yazık ki bu şiddet olayları tırmanmaya devam ediyor. Birçoğunun tamamen silahsız olduğu bu insanlara kurşunlar, gazlar atıldı. İsrail kuvvetleri, beş ayrı yerdeki gösterilere müdahale edip, 17 Filistinli daha öldürdü. Olaylarda can veren gösterici sayısı 60’a yükseldi” dedi.
“Cenevre sözleşmesi ağır bir şekilde ihlal edildi”
El-Hüseyin, olaylar sonrasında İsrailli yetkililer tarafından yapılan açıklamaları da eleştirerek, “Bu durumu üst düzey bir İsrail askeri sözcü, ‘Hamas için PR (halkla ilişkiler) zaferi’ diye değerlendirdi. Bu bir PR zaferi değil binlerce aile için bir trajediydi. Bir işgalci güç tarafından yasadışı güç kullanımından kaynaklanan kasıtlı ölümler, 4. Cenevre Sözleşmesi'nin ağır bir şekilde ihlal edilmesi anlamına gelir,” dedi.
“11 yıldır ablukada olan Filistinliler’in çok az umudu kaldı”
Filistinliler’in de İsrailliler gibi aynı insan haklarına sahip olduklarını belirten El-Hüseyin şöyle devam etti: “Evlerinde, özgürlükte, yeterli ve temel hizmet ve fırsatlarla güvenli bir şekilde yaşama haklarına sahip olmaları gerekir. Filistinliler, her insanın sahip olması gereken bu zorunlu haklardan sistematik olarak yoksun bırakılıyor. Gazze'de yaşayan 1,9 milyon insanın tamamı tel örgülerin arkasında kalmıştır. Bu kişiler giderek daha fazla kısıtlama ve daha fazla yoksullukla karşı karşıyalar. Filistinliler’in, İsrail tarafından 11 yıldır sürdürülen abluka sonrasında çok az umutları kaldı. Altyapı, elektrik, kanalizasyon, sağlık hizmetleri yetersiz. İsrail, uluslararası hukuka göre işgalci bir güç olarak Gazze halkını korumak ve refahını sağlamakla yükümlüdür. Ancak Filistinliler Gazze’de tel örgülerinin arkasında gecekondulara adeta hapsedilmişlerdir. İsrailli yetkililer tarafından insanlık koşulları dışında bırakılmışlardır. Bu kişilerin, kadın veya erkeklerin, yaşadıkları bu durumlarını protesto etmek en temel haklarıdır.”
“İsrail’in adaletine güven sarsılıyor”
El-Hüseyin, İsrail’i imzaladığı uluslararası sözleşmelere uymaya davet edip, “İşgal altındaki Filistin topraklarındaki insan hakları durumu giderek kötüleşiyor. İsrail aynı zamanda çocuklar dahil olmak üzere çok sayıda Filistinli’yi tutuklamayı sürdürüyor. Uluslararası hukuk çerçevesinde bir çocuğun tutuklanması son çaredir. Önceki sunduğumuz raporlarda belirttiğimiz gibi, yargısız infaz ve diğer ihlaller nedeniyle İsrail’in adaletine olan güven sarsılmaktadır. Bu nedenle, birçok devletin ve gözlemcinin uluslararası, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma için yaptığı çağrıları onaylıyorum. İsrail'i uluslararası yükümlülüklerine uygun hareket etmeye davet ediyorum. İsrail, Filistinliler’in yaşam hakkına, güvenlik hakkına ve toplanma hakkına, ifade özgürlüklerine saygı gösterilmelidir. Filistinliler’in bu hakları korunmalıdır. Tüm bireylerin sağlık hakkı saygı görmeli ve korunmalıdır. Çocuklar hiçbir zaman şiddetin hedefleri olmamalı ve şiddete maruz kalmamalı ya da şiddete katılmaya teşvik edilmemelidir” dedi.
Lynk: “İsrail savaş suçu işliyor”
Konseyin olağanüstü oturumuna video konferans aracılığıyla katılan BM İnsan Hakları Özel Raportörü Michael Lynk, İsrail güvenlik güçlerinin son aylarda yüzden fazla Filistinli protestocunun ölümüne, 12 binden fazlasının da yaralanmasına neden olduğunu söyledi.
BM İnsan Hakları Özel Raportörü Lynk, “Gazze’de yaşanan vahşetin sorumlusu İsrail güvenlik güçleri ve hükümet yetkilileri. Filistinli sivillerin barışçıl gösteri yapma hakkı var. İnsan hakları var. Barışçıl gösteri yapan Filistinli sivillerin İsrail ordusu tarafından kasten öldürülmesi, yaralanması, acı çektirilmesi Cenevre Sözleşmesi’ne aykırıdır. İşlenen bu kasıtlı uluslararası anlaşmalara aykırıdır. Bir savaş suçudur” diye konuştu.
Koru: “İsrail’in saldırılarını kınıyoruz”
Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Cenevre Bürosu Daimi Temsilcisi Naci Koru, özel oturumda bir konuşma yaptı. Koru, İsrail’in Filistinli sivilleri hedef alan saldırılarını kınadı.
Oylama öncesindeki konuşmasında olayların sorumlularının bulunması için uluslararası bağımsız ve şeffaf soruşturma yapılması gerektiğini söyleyen Koru, “Gazze'de meydana gelen olaylardan dehşete düştük. 60'tan fazla Filistinli şehit oldu. Binlerce kişi yaralandı. Türkiye bu korkunç ve ölümcül şiddet olaylarını kınıyor. İsrail güvenlik güçlerince yürütülen bu katliam kabul edilemez” diye konuştu.