Sinem Yazıcı 3 yıl önce 15 yıllık reklam kariyerini bırakıp hayali olan moda fotoğrafçılığını meslek edinmek için New York’a yerleşmiş. Üniversitede okurken başladığı reklam kariyerine gerek uluslarası alanda gerekse Türkiye’nin en büyük reklam ajanslarında çalışarak devam eden Yazıcı, o dönemki amacına ulaşmış ve “30’undan önce müdür” olunca bir gün kendi kendine düşünmüş ve belki de meslek değiştirmesi gerektiğine karar vermiş.
“Ben galiba artık reklam yapmak istemiyorum dedim kendi kendime, 15 sene gerçekten çok yorulmuştum, o bitmeyen toplantılar, yazışmalar, haftasonu çalışmaları…günde 20 saat falan çalıştığımı hatırlarım” diyen Yazıcı, sanatın her dalına ilgisi olduğu halde, fotoğrafçılığın ağır bastığını görüp, denemeye karar vermiş.
Yazıcı, fotoğrafçılığa dostu Kerem Sandıman’ın yanında asistan olarak başlamak istese de Sandıman onu önce bir kursa giderek tekniği öğrenmeye yönlendirmiş. Muammer Yanmaz’ın 40 Haramiler Fotoğraf Kursu’nda uzun süre eğitim aldıktan sonra önce ailesi ve arkadaşlarının fotoğraflarını çekerek pratik yapmış Yazıcı.
“Bir süre sonra bu işi daha da geliştirmeye karar verdim ve New York’a gideyim dedim. Geldim ve New York Film Akademisi’nde eğitim aldım, çok keyifli geçti. New York zaten benim yıllardır yaşamak için ölüp bittiğim bir şehirdi” diyen Yazıcı, bu süreçte bol bol çekim yaparak portfolyosunu genişletmiş. “Sokakta insanları durdurup, model olup olmadıklarını sorup onların resimlerini çekerdim,” diyen Yazıcı kursun bitmesinin ardından İstanbul’a dönüp Tamer Yılmaz’ın yanında bir süre asistanlık yapmış ve bu süre zarfında da moda dünyasıyla tanışmış.
“Ben zaten moda fotoğrafçısı olmak istiyordum ve daha da ağırlıklı olarak erkek modasına yönelmekti amacım. Reklamcılıktan gelen bir alışkanlık, bir şeye odaklanmak gerektiğini düşünüyordum, bir şey seçip o işte en iyisi olmak gerektiğini düşünüyordum” diyen Yazıcı, bir süre Türkiye’de çalıştıktan sonra New York tutkusu ağır basmış ve dönmeye karar vermiş.
“Zor bir karardı ama kendime bir yıl verdim, o yıl içinde kendime moda dünyasında bir yer yapabilirsem uzun vadede kalabilirim dedim kendime” diyen Yazıcı bu süre zarfında bol bol çalışmış, ve portfolyosunu güçlendirmiş. Özellikle modellerle çalışıp çektiği fotoğrafları çeşitli dergi ve online platformlara göndererek kendine bir isim yapmak için emek vermiş. “Bir anda herşey yayınlanmaya başladı ve ben haftada iki üç çekim yapmaya başladım“ diyor Yazıcı. Gerisi de gelmiş ve Yazıcı son 3 yıl içinde başarılı bir moda fotoğrafçısı olmuş.
“Her ne kadar kadınlar bu sektörde iyi bir yer edinse de, erkekler yine de bu sektörün %70’ini ellerinde tutuyorlar. Ben erkek fotoğrafı çekmek isteyen kadın bir fotoğrafçı olarak şansımı daha da zorluyorum çünkü bu sektör zaten fazlasıyla erkek egemen bir sektör,” diyen Yazıcı zorluklara rağmen bazı editörlerin de onun kadın olmasını avantaj saydıklarını belirtiyor.
Yazıcı’ya göre kadınların başarılı olması için duygusallığı bırakmaları şart. “Başarılı kadın olmak oldukça zor. Ama benim çevremde gördüğüm en başarılı kadınlar kalpten ziyade, mantık ve akıllarıyla çalışan kadınlar. Biz biraz fazla duygusalız. Bu duygusallığı bir kenara bıraktığımız noktada bence erkeklerle daha eşit noktaya geliyoruz. Eğer bir kadın sadece aklı ve mantığıyla çalışırrsa yapamayacağı hiç bir şey yok bence. We can do it!”