Almanya'nın Münih kentinde düzenlenen 59. Münih Güvenlik Konferansı'nın ikinci gününde bir konuşma yapan ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Rusya'nın Ukrayna’ya saldırısını sert sözlerle eleştirdi.
Rusya'nın Ukrayna'da sivil nüfusa saldırdığını öne süren Harris, "ABD, Rusya'nın Ukrayna’da insanlığa karşı suç işlediği görüşünde. Bu suçların soruşturulmasında ve emirleri verenlerle, faillerin ortaya çıkarılmasında Ukrayna’ya yardım edeceğiz" dedi. Kanıtların incelendiğini söyleyen Harris, söz konusu suçları cinayet, tecavüz, işkence ve zorla sınır dışı etme olarak sıraladı.
Başkan Yardımcısı Harris, ABD kaynaklarının savaşın başlangıcından bu yana 36 bin insanlığa karşı suçu kayıtlara aldığını da açıkladı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de Rus kuvvetlerinin insanlık suçu işlediğini öne sürerek özel bir mahkeme kurulmasını önermişti.
Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, kurulacak söz konusu uluslararası bir özel mahkemede Rusya liderlerinden Ukrayna’da yürüttükleri savaştan dolayı hesap sorulması önerisine destek vermişti.
Çin’den ABD’ye Suçlama
Çin’in eski Dışişleri Bakanı Wang Yi toplantı kapsamında yaptığı açıklamada, ülkesinin bir barış girişimiyle Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirmek için çaba göstereceğini duyurdu.
Ukrayna sorununun uzayan ve yayılan bir kriz hale gelmesinden derin kaygı duyduklarını dile getiren Wang, Rusya ve Ukrayna arasında barışın nasıl gerçekleşebileceği konusunda net bir açıklama yapmadı. Çin'in en üst düzey dış politika yetkilisi olarak görülen Wang Yi konuşmasında, Çin'e ait olduğundan şüphelenilen bir casus balonunun ABD tarafından düşürülmesine de değindi ve "Bu tutumun çok saçma ve histerik olduğunu söyleyebilirim" dedi.
Washington yönetiminin sivil havacılığı düzenleyen Chicago Sözleşmesi olmak üzere, tüm uluslararası kuralları ihlal ettiğini iddia eden Wang, "Bu bizim açımızdan kabul edilemez bir tutumdur" diye konuştu.
Wang’ın Münih’teki toplantı kapsamında ABD Dışişleri Bakanı Blinken’la biraraya gelip, gelmeyeceği konusunda ise bir açıklama yapılmadı. Çeşitli kaynaklar, Wang’ın toplantının ilk gününde akşam saatlerinde Blinken veya Harris ile buluşmasının planlandığını öne sürmüştü. Başkan Joe Biden, 4 Şubat’ta düşürülen balonlarla ilgili dün ilk kez açıklama yaparak, Çin’e ait balonu düşürdükleri için özür dilemeyeceğini belirtti.
Öte yandan ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere Dışişleri Bakanları, Münih Güvenlik Konferansı'nda İran'ın nükleer programıyla ilgili endişelerini dile getiren bir yazılı açıklama yaptılar. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından dağıtılan ortak açıklamaya göre, dört ülkenin bakanları "İran'ın nükleer tırmanışından ve Tahran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliği yapmamasından duydukları endişenin" altını çizdi. Daha sonra sözlü bir açıklama yapan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, "nükleer bir tırmanışın ne pahasına olursa olsun önlenmesi gerektiğini" vurguladı.
Münih‘te İsveç ve Finlandiya’nın NATO Üyelikleri Konuşuldu
Annalena Baerbock’la ikili bir toplantı yapan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Almanya'yı Ukrayna’ya verdiği destekten dolayı övdü. Almanya'nın Ukrayna'ya askeri, mali ve insani yardımını aralıksız sürdürdüğünü söyleyen Blinken’in ikili görüşmede, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularının biran önce olumlu sonuçlanması yönündeki beklentisini de dile getirdiği öğrenildi. Blinken, Münih’teki buluşma sonrasında Türkiye’ye giderek, deprem bölgesini ziyaret edecek, ayrıca meslektaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmede bulunacak.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik beklentileri Münih’teki konferansta başka buluşmalarda da konu oldu. Münih Güvenlik Konferansı'nda Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile birlikte ortak bir açık oturuma katılan Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, ülkesinin NATO'ya İsveç ile aynı zamanda üye olma isteğini vurguladı. İki ülkenin NATO’ya "eşzamanlı katılmasının herkesin çıkarına" olduğunu ifade eden Marin, özellikle İsveç’in üyeliğine karşı tutum sergileyen Türkiye ile Macaristan’ın tutumlarını değiştirmesi çağrısında bulundu.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto ise dün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin İsveç'in üyeliğine onay vermeme kararı alması durumunda da Finlandiya'nın NATO'ya katılabileceğini söylemişti. Niinisto, "NATO'ya üyeliğimiz Türkiye'nin elinde. Eğer sadece Finlandiya'yı alıyoruz derlerse bu bizim için zor bir durum olacak ama 'Hayır başvurumuzu çekiyoruz' mu diyeceğiz? Hayır, bunu yapamayız. Biz İsveç'le birlikte üyelik başvurusunu tamamlayarak üzerimize düşeni yaptık. Kararı vermek Türkiye'nin elinde" şeklinde görüş belirtti.