İstanbul’da yaşayan 15 milyon kişi önümüzdeki 30 yıl içinde yüzde 80 büyük bir deprem yaşama tehlikesiyle karşı karşıya. Hükümet ve yerel yetkililer hazırlık olarak İstanbul’daki yapıların üçte birinden fazlasını yeniden inşa etme projesine başladı. Ancak yeniden inşa politikası tartışmalara yolaçarken uzmanlar hazırlıkların yetersiz kalmasından kaygı duyuyor.
Kandilli rasathanesi 1990’da Marmara bölgesini vuran ve 30 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddetli depremi ilk haber veren yer olmuştu. Bilgisayarların gürültülü sesleri arasında konuşan Kandilli Rasathanesi Müdürü Mustafa Erdik, hasarın daha büyük olabileceği bir deprem uyarısında bulunuyor.
Erdik’e göre 1999 depreminden sonra meydana gelen tektonik gerilimler Marmara bölgesine yayılmış ve bu da mevcut gerilimi arttırmış. Her yıl bir deprem olma riskinin yüzde iki arttığını belirten Erdik, bunun büyük bir tehlike yarattığını söylüyor.
Geçen yıl Van’da meydana gelen deprem Ankara’da alarm zilleri çaldırdı. Van’da 6 bin kişi evsiz kalırken 600’ü aşkın kişi öldü. Meydana gelen hasarın çoğundan kötü ya da ruhsatsız inşaat sorumlu tutuldu.
Uzmanlar İstanbul’un da benzer sorunlarla karşı karşıya olduğunu, ancak 15 milyonluk bir kentte bu sorunların çapının çok daha büyüdüğünü vurguluyor. Hükümet bu yıl İstanbul’un yeniden inşasıyla ilgili bir yasayı meclisten geçirdi.
Yeni yasaya göre devlet tarafından atanmış uzmanlardan kurulu bir komisyonun tehlikeli gördüğü evlerin yerine yenisi yapılacak. Evsahiplerine yeni bir binada daha küçük bir daire verilecek, aynı büyüklükte daire isterlerse eskisi ile yenisi arasındaki fiyat farkını ödemeleri gerekecek.
Zeytinburnu ilçesinde yasa şimdiden yürürlüğe girdi. Yeni apartman binalarının inşası ilerliyor. Zeytinburnu, İstanbul’un en yoksul semtlerinden biri. Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Alsaç’a göre burada bulunan 2 binden fazla bina depremde yıkılma riski taşıyor.
En büyük sorunun ruhsatsız binalar olduğunu belirten Alsaç, ayrıca eski binaların ve oturma koşullarının kalitesinin düşüklüğüne dikkat çekiyor. Alsaç, bu binaların yenilenmesinin mahallenin mimari dokusuna zarar vereceği eleştirilerini kabul etmiyor çünkü ortada tahrip olacak bir doku bulunmadığını söylüyor.
Yerel yetkililer, İstanbul binalarının üçte birinin sonuçta yenileneceğini söylüyor. Dev inşaat projesi, TOKİ adlı başbakanlığa bağlı bir devlet kuruluşu tarafından yürütülüyor.
Ancak İstanbul Mimarlar Odası Başkanı Mücella Yapıcı, izlenen politikanın deprem tehlikesi sorununu çözme yerine daha da kötüleştirmesinden kaygı duyduğunu söylüyor. Yapıcı, depremin etkisini azaltmak amacıyla alınan önlemlerin aslında bu etkiyi arttırdığı uyarısında bulunuyor. Yapıcı’ya göre başta yeni binalar nüfus yoğunluğunu arttırıyor. İkincisi, yeni binalar depreme daha dayanaklı olsa bile inşa edildikleri toprak sağlam ve güvenli değil.
Uzmanlar TOKİ’nin başbakanlığa bağlı olmasını da olumsuz buluyor, bu şekilde imar yasası dahil bağımsız bir denetleme mekanizmasının dışında kaldığını söylüyor.
TOKİ’nin İstanbul’da inşa ettiği tüm yeni binalar, inşaat harcamalarını karşılamak için yerlerini aldıkları binalardan daha büyük. Gözlemciler, kentin gözde semtlerinde yapılan binalardan büyük paralar kazanılacağını belirtiyor.
Zeytinburnu kahvelerinde deprem tehlikesi ve yeni konut projeleri konuşuluyor ama görüşler farklı.
Bazıları belediyeye müteahhit tarafından 300 apartman binası verildiğini ancak bunlardan gelen paranın halka değil birilerinin cebine gittiğini öne sürüyor.
Bazıları ise buna katılmıyor. Bunda bir sorun görmediklerini çünkü aileleriyle birlikte ötedenberi bu tür bir yerde yaşamak istediklerini söylüyor. Yeni evleri daha küçük olsa bile eski evlerine kıyasla değerinin daha yüksek olacağını vurguluyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yüzyılın projesi olarak adlandırılan İstanbul’un yeniden inşası tahminen 600 milyar dolara mal olacak. Ancak bundan kimin yarar sağlayacağı sorusunun yanıtı, ancak İstanbul’un beklenen depreme karşı vereceği mücadeleden sonra belli olacak.
Kandilli rasathanesi 1990’da Marmara bölgesini vuran ve 30 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddetli depremi ilk haber veren yer olmuştu. Bilgisayarların gürültülü sesleri arasında konuşan Kandilli Rasathanesi Müdürü Mustafa Erdik, hasarın daha büyük olabileceği bir deprem uyarısında bulunuyor.
Erdik’e göre 1999 depreminden sonra meydana gelen tektonik gerilimler Marmara bölgesine yayılmış ve bu da mevcut gerilimi arttırmış. Her yıl bir deprem olma riskinin yüzde iki arttığını belirten Erdik, bunun büyük bir tehlike yarattığını söylüyor.
Geçen yıl Van’da meydana gelen deprem Ankara’da alarm zilleri çaldırdı. Van’da 6 bin kişi evsiz kalırken 600’ü aşkın kişi öldü. Meydana gelen hasarın çoğundan kötü ya da ruhsatsız inşaat sorumlu tutuldu.
Uzmanlar İstanbul’un da benzer sorunlarla karşı karşıya olduğunu, ancak 15 milyonluk bir kentte bu sorunların çapının çok daha büyüdüğünü vurguluyor. Hükümet bu yıl İstanbul’un yeniden inşasıyla ilgili bir yasayı meclisten geçirdi.
Yeni yasaya göre devlet tarafından atanmış uzmanlardan kurulu bir komisyonun tehlikeli gördüğü evlerin yerine yenisi yapılacak. Evsahiplerine yeni bir binada daha küçük bir daire verilecek, aynı büyüklükte daire isterlerse eskisi ile yenisi arasındaki fiyat farkını ödemeleri gerekecek.
Zeytinburnu ilçesinde yasa şimdiden yürürlüğe girdi. Yeni apartman binalarının inşası ilerliyor. Zeytinburnu, İstanbul’un en yoksul semtlerinden biri. Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Alsaç’a göre burada bulunan 2 binden fazla bina depremde yıkılma riski taşıyor.
En büyük sorunun ruhsatsız binalar olduğunu belirten Alsaç, ayrıca eski binaların ve oturma koşullarının kalitesinin düşüklüğüne dikkat çekiyor. Alsaç, bu binaların yenilenmesinin mahallenin mimari dokusuna zarar vereceği eleştirilerini kabul etmiyor çünkü ortada tahrip olacak bir doku bulunmadığını söylüyor.
Yerel yetkililer, İstanbul binalarının üçte birinin sonuçta yenileneceğini söylüyor. Dev inşaat projesi, TOKİ adlı başbakanlığa bağlı bir devlet kuruluşu tarafından yürütülüyor.
Ancak İstanbul Mimarlar Odası Başkanı Mücella Yapıcı, izlenen politikanın deprem tehlikesi sorununu çözme yerine daha da kötüleştirmesinden kaygı duyduğunu söylüyor. Yapıcı, depremin etkisini azaltmak amacıyla alınan önlemlerin aslında bu etkiyi arttırdığı uyarısında bulunuyor. Yapıcı’ya göre başta yeni binalar nüfus yoğunluğunu arttırıyor. İkincisi, yeni binalar depreme daha dayanaklı olsa bile inşa edildikleri toprak sağlam ve güvenli değil.
Uzmanlar TOKİ’nin başbakanlığa bağlı olmasını da olumsuz buluyor, bu şekilde imar yasası dahil bağımsız bir denetleme mekanizmasının dışında kaldığını söylüyor.
TOKİ’nin İstanbul’da inşa ettiği tüm yeni binalar, inşaat harcamalarını karşılamak için yerlerini aldıkları binalardan daha büyük. Gözlemciler, kentin gözde semtlerinde yapılan binalardan büyük paralar kazanılacağını belirtiyor.
Zeytinburnu kahvelerinde deprem tehlikesi ve yeni konut projeleri konuşuluyor ama görüşler farklı.
Bazıları belediyeye müteahhit tarafından 300 apartman binası verildiğini ancak bunlardan gelen paranın halka değil birilerinin cebine gittiğini öne sürüyor.
Bazıları ise buna katılmıyor. Bunda bir sorun görmediklerini çünkü aileleriyle birlikte ötedenberi bu tür bir yerde yaşamak istediklerini söylüyor. Yeni evleri daha küçük olsa bile eski evlerine kıyasla değerinin daha yüksek olacağını vurguluyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yüzyılın projesi olarak adlandırılan İstanbul’un yeniden inşası tahminen 600 milyar dolara mal olacak. Ancak bundan kimin yarar sağlayacağı sorusunun yanıtı, ancak İstanbul’un beklenen depreme karşı vereceği mücadeleden sonra belli olacak.