Erişilebilirlik

BM: "Kadın ve Kızlarda Sünnet Riski Artıyor"


NEW YORK- Birleşmiş Milletler’in, istismar, insan hakları ihlali ve ağır suç olarak nitelendirdiği kadın ve kızların sünnet edilmesi konusunda artan riskler endişe veriyor. Birleşmiş Milletler, 2030 yılına kadar 68 milyon kadın ve kızın sünnet edilme riski taşıdığını, bu insanlık suçuna karşı uluslararası toplumun ortak mücadele etmesi gerektiğinin altını çiziyor.

UNICEF son yayınladığı raporda, iki yıldır dünyayı etkisi altına alan salgın hastalığın ve ayrıca dünyada artan farklı krizlerin milyonlarca kız ve kadın için sünnet riskini arttırdığını açıkladı. Kız ve kadın sünneti daha çok geri kalmış ülkelerde yaygın görülse de, çok yaygın olmasa da gelişmiş ülkelerde de sünnet edilme riski taşıyan milyonlarca kişi var. 1990 yılından beri bu küresel sorunu ABD’de gündeme alan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), ülkede 513 bin kız ve kadının ya sünnet edildiğini ya da sünnet edilme riski taşıdığını tahmin ediyor.

“Salgın sünnet riskini daha da arttırdı”

UNICEF son yayınladığı raporda, dünyada giderek artan yoksulluk, eşitsizlik ve çatışmalarla boğuşan ülkeler başta olmak üzere salgının kadın ve kızların sünnet edilmesi için günümüze kadar verilen mücadeleye çok büyük sekte vurduğunun altını çiziyor. UNICEF raporunda, salgın nedeniyle dünyanın en savunmasız ve marjinalleştirilmiş kız ve kadınlar için uygulanan çağdışı sünnet edilme riskinin çok daha arttığı belirtiliyor.

BM verilerine göre, salgın öncesinde 2015- 2030 yılları arasında 68 milyon kadın ve kızın sünnet edilme riski içinde olduğu tahmin edilse de salgın sonrasında bu rakamın çok daha arttığı belirtiliyor. UNICEF, kadın ve kızlarda sünnet edilme riskinin salgınla eve kapanma, okul dışı kalma gibi nedenlerle tırmandığını belirterek, en az iki milyon kadın ve kızın daha ya sünnet edildiği ya da salgından sonra sünnet edilme riski taşıdığı belirtiliyor. UNICEF, kız ve kadın sünnetinin yaygın olduğu bazı ülkelerdeki hızlı nüfus artışını da sorunu daha da derinleştirecek bir faktör olarak görüyor.

“Çağdışı uygulamayı sonlandıracak programlar desteklenmeli”

UNICEF raporunda şu ifadelere yer veriyor: “Sünnet kadın ve kızların bedenlerine, yaşamlarına, geleceklerine zarar veriyor. Kadın ve kızların insan hakları ihlal ediliyor. Küresel toplum, salgından olumsuz olarak etkilenen kızlara ve kadınlara ulaşmak için programlar benimsese de kadın ve kız sünnetini sona erdirmek için programları hızlandırmak için acil mali desteğe ihtiyaç var. Sadece, kadın ve kız sünnetinin yaygın olduğu 31 ülkede bu uygulamayı ortadan kaldırmak için yapılacak programlar için yaklaşık 2,4 milyar dolara ihtiyaç var. Kız çocuklarının ve kadınların risklerden uzak tutulması, sünnetten etkilenen, sünnet riski taşıyanlara yeterli hizmet ve müdahale etmek için yatırım yapılması gerekiyor. Bu riski ortadan kaldırmak için ortak mücadele şart. Erkek ve kadın guruplarla, toplum liderleriyle kurulacak iletişimler arttırılarak, bu çağdışı uygulamayı ortadan kaldırmak için gerekli yatırımlar yapılmalı”

“Sünneti önleyici yasalar çıkmalı”

UNICEF’in raporunda işaret ettiği diğer bir konuda kadın ve kızlara yönelik şiddetin önlenmesi için ülkelerde ulusal düzeyde yasaların hazırlanıp uygulanması ve bu konuya karşı mücadele verecek kurumların güçlendirilmesine yatırım yapılması. UNICEF’in raporunda kız ve kadın sünnetinde şimdiye kadar ilerlemenin açık ve ölçülebilir olduğu belirtildi. Tüm olumsuz şarlar ve risklere rağmen günümüzde kız ve kadınların sünnete maruz kalma olasılığının 30 yıl öncesine göre üçte bir oranında azaldığı, sünnete karşı çıkan kız ve kadınların oranı iki katına çıktığı kaydedildi.

“ABD’de 513 bin kadın ve kız ya sünnetli ya da sünnet edilme riski taşıyor”

Kadın ve kızlara yönelik sünnet öncelikle 31 geri kalmış ülkede uygulansa da dünyanın en büyük ekonomisi de bu çağdışı uygulamaya karşı ciddi bir mücadele veriyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), dünya genelinde 200 milyon kız ve kadının bu çağdışı deneyimi yaşadığını, ABD’de yarım milyondan fazla kız ve kadının ya sünnet edildiği ya da ciddi bir şekilde sünnet edilme riski taşıdığı görüşünde.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, 1990'ların sonlarından itibaren sorunu gündemlerine aldıklarını, 2016 yılı raporlarına göre, çoğunluğu kadın sünnetinin yoğun olduğu ülkelerden ABD’ye göç etmiş 513 bin kadın ya da kızın ya sünnet edildiğini ya da yüksek oran sünnet edilme riski taşıdığını belirtiyor.

Amerikan Göçmenlik ve Gümrük Polisi takipte

Amerikan Göçmenlik ve Gümrük Polisi (ICE), 2017 yılından beri ABD genelinde uluslararası havalimanlarında kadın ve kızlara yönelik sağlık, cezai ve göçmenlik sonuçları hakkında seyahat eden halka eğitim ve erişim sağlamak için kendi içinde OLLUSA birimini kurdu. OLLUSA, ABD genelinde 14 uluslararası havalimanında hizmet veriyor. ABD federal yasalarına göre kadın ve kız sünneti, uluslararası alanda toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bir biçimi, ciddi bir insan hakları ihlali ve bir çocuk istismarı yöntemi olarak ülke genelinde çağdışı uygulamaya yönelik ihbarlar ciddiyetle takip ediliyor.

Türk anneye sünnet soruşturması

ABD’de kadın ve kızların sünnet edildiği yönünde ihbarları değerlendiren kolluk kuvvetleri bazen islamafobiden kaynaklanan kasıtlı ve yanlış ihbarlar da alıyor. Geçtiğimiz yıl 28 Temmuz’da İç Güvenlik Bakanlığı’nın ihbar hattına, bir Türk annenin 2 yaşındaki kız çocuğunu sünnet ettirmiş olabileceği yönünde bir ihbar geldi. İhbar, Washington eyaleti açıklarındaki San Juan adasında yaşayan bir anneyle ilgiliydi.

Bebek bakıcısı, kızın bezini değiştirirken anormallik olarak nitelendirdiği bir şey görmüş. Bakıcı, ebeveynlerin bilgisi veya rızası olmadan çocuğun vajinasını incelemesi için bir arkadaşına rica etti. Bu arkadaşı daha sonra ihbar hattını aradı ve iddiaya göre yetkililere bakıcının adına hareket ettiğini söyledi. San Juan Şerif Ofisi bebeğin sünnet edildiği şüphesiyle Türk anne Ferah Uri ve Amerikalı eşi Richard Uri sorgulandı. Türk anne aleyhine dava açıldı. İki yaşındaki kızları muayene edildi. Hiçbir şey çıkmayınca da geçtiğimiz Eylül ayında dava dosyası kapandı. Türk anne, Ferah Uri’nin yaşadığı dram ve travma Washington Post gazetesinde geniş yer aldı. Türk anne Ferah, “Dava hukuki olarak kapandı belki ama benim için yaşadıklarım yüzünden kapanmadı” diye konuştu.

Asya ülkelerinde yaygın

Afrika ve Ortadoğu’da, Ortaçağ’dan kalma bir gelenek olarak sürdürülen sünnet, başta Endonezya olmak üzere nüfusu fazla olan Asya ülkelerine de yayılıyor. Endonezya’da 60 milyon kadının sünnetli olduğu, bu rakamın ülkede yaşayan kadın nüfusun nerdeyse yarısını oluşturduğu öne sürülüyor. Dünyada en fazla Müslüman nüfusa sahip ülke olan Endonezya’da kadın sünneti 10 yıl önce devlet tarafından yasaklanmasına rağmen dini nedenlerle bu karara uyulmuyor.

Bazı ülkelerde ise sünnet edilen kadın sayısının nüfusa oranı azalıyor. Mısır’da 30 yıl önce sünnet olan 15-19 yaş arasındaki kadınların oranı yüzde 97 iken bu oran 2015’te yüzde 70’e gerilemiş. Aynı oran, Burkina Faso’da yüzde 89’dan 58’e, Liberya’da yüzde 72’den 31’e düşmüş.

‘Sünnet kurbanları artıyor’

UNICEF yetkilileri bazı ülkelerde azalma olsa da, nüfus artışıyla birlikte sünnet kurbanı kadınların sayısının arttığına dikkat çekiyor. Endonezya’da sünnet edilenlerin yarısının 11 yaşın altındaki çocuklar olması endişeleri arttırıyor. Birleşmiş Milletler, geçen Eylül’de açıkladığı sürdürülebilir dünya hedefleri kapsamında kadın sünnetini 2030’a kadar tamamen ortadan kaldırmayı planlasa da, nüfus artışı nedeniyle hedefin gerçekleştirilme olasılığı çok az görünüyor.

Kadın sünnetine sıfır hoşgörü

Birleşmiş Milletler’in 2012’de 6 Şubat’ı Kadın Sünnetine Sıfır Hoşgörü Günü ilan etmesi nedeniyle yazılı açıklama yapan dönemin genel sekreteri Ban Ki- moon da tüm ülkelere mücadele çağrısı yapmıştı.

BM Genel Sekreteri, “Endişelerimiz daha önce hiç bu kadar acil olmamıştı. Kadınlar ve kız çocukları vahşice sünnet edilip sakat bırakılıyor, yaşam hakları ihlal ediliyor. Hayatı tam olarak yaşama şansları ortadan kaldırılıyor. Bugün tüm ülkelere sesimi yükseltip bu vahşetle mücadele çağrısında bulunuyorum” demişti.

Kadın sünneti nedir?

Yöntemleri dini inanç ve yörelere göre değişiyor. En yaygın olanı, kadınların klitorisinin kısmen veya tamamen kesilip alınması olarak biliniyor. Çoğunlukla ilkel yöntemlerin kullanıldığı kadın sünneti bazı ülkelerde beş yaşından itibaren uygulanmaya başlıyor. Daha çok genç kadınların doğurganlıklarını arttırıp cinsel isteklerini kontrol altına almak ya da bekaretlerini korumak amacıyla yapılıyor.

Dünya Sağlık Örgütü, uluslararası insani yardım örgütleri ve sağlık kuruluşları tarafından ‘Genital Sakatlanma’ olarak tanımlanan kadın sünnetiyle mücadele için önlemler ve yasaklamalar getirilse de, özellikle dini baskılar ve gelenekler yüzünden, mücadele yetersiz kalıyor.

XS
SM
MD
LG