Geçen yıl Diyarbakır’da düzenlenen operasyonda gözaltına alınan ve tutuklanan 14 gazeteci ve 1 büro çalışanı 13 ay sonra çıkarıldıkları mahkemede tahliye edildi. Tahliye kararı hukukçular ve basın meslek örgütleri tarafından ‘umut verici’ olarak nitelendirdi.
Operasyondan yaklaşık 13 ay sonra Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan gazetecilerin duruşmasında ikinci oturum bugün yapıldı. Duruşmada dünkü oturumda söz almayan sanıklar savunma yaptı.
Bazı sanıkların Kürtçe savunma yaptığı oturumda söz alan sanıklar haklarındaki iddiaları kabul etmedi. Sanıkların ardından söz alan Avukat Resul Temur, özellikle operasyonun gerekçesi olarak sunulan ‘gizli tanık ifadeleri’ne vurgu yaptı. Gizli tanığın operasyona baskın yapılan Pel Prodüksiyon’un sahibi Hayrettin Çelik’i 2019-2020 yılında 4-5 defa gördüğünü söylediğine dikkat çeken Temur, “Oysa Hayretin Çelik 2013 yılında Brüksel’e yerleşmiştir. Gizli tanığın Çelik’i belirttiği tarihlerde görmesi mümkün değildir. Hatta buradaki Pel Prodüksiyon çalışanların birçoğu Hayretin Çelik’in Pel Prodüksiyon’un eski ortağı olduğunu bilmez. Gizli tanığın bunu bilmesi mümkün değildir” dedi.
Temur, Türkiye’de son bir yılda 30 Kürt gazetecinin tutuklandığına vurgu yaparak, “Bu veri tek başına gazetecilerin nasıl bir yargı taciziyle karşı karşıya kaldığını gösteriyor” dedi.
Sanıkların tutuklandığı 8 Haziran 2022 tarihinden 4 ay sonra dosyaya “canlandırma” tutanağının, 2 Aralık 2022’de de başka bir tutanağın eklendiğini savunan Temur, “Bu iki tutanak dosyada oynama yapıldığını, sonradan tutanak üretilerek dosyaya konulduğunu gösteriyor. Dosya üzerinde oynama yapılıp yapılmadığının bilirkişiye sorulmasını istiyoruz” diye konuştu.
Temur, müvekkillerinin tutuklu kaldığı sürenin göz önünde bulundurularak tahliyelerini talep etti.
Aynı zamanda avukat olan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok ise, gazetecilerin haber kaynaklarını sorarak, meslek ve niyet tartışıldığını söyledi.
Yargılamanın Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan Ok, “Sizin yargıçlığınızı, hakimliğinizi sorgulayamazsak siz de gazeteciliği sorgulayamazsınız. Buradaki tüm gazeteciler hak gazeteciliği yapan, Kürtler’in, ezilenlerin sesi gazetecilerdir. Farklılıklardan haber almak haksa buradaki 15 kişi mağdur edilmemelidir. Kürt sorununu haber yapan gazetecilerin korunması gerekirken, 13 aydır tutuklular” şeklinde konuştu.
Savcı tutuklama istedi mahkeme tahliye etti
Tarafların konuşmalarının ardından savcının görüşü soruldu. Savcı sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Savcının bu kararının gerekçesi tutanağa şöyle yansıdı: “Tutuklu sanıkların üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçirilen süre, atılı suçun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinin 3. fıkrasında bulunan katalog suçlardan oluşu, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren delillerin oluşu gözetilerek tutukluluk halinin devamına karar verilmesi kamu adına talep olunur”
Savcının talebini kabul etmeyen mahkeme heyeti, delillerin büyük oranda toplanmış olması, sanıkların sabit ikametgah sahibi olması ve bu aşamalardan sonra kaçma ve delilleri karartma şüphesinin kalmaması nedeniyle, tüm sanıkların, adli kontrol şartıyla, tahliye edilmesine karar verdi. Duruşma 9 Kasım’a ertelendi.
“Karar umut verici”
Gazetecilerin 13 ay sonra tahliye edilmesi, basın meslek örgütleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, kararı ‘teselli verici’ olarak yorumlayarak, “15 gazetecinin tutukluluğuna 13 ay sonra son vermesi ancak teselli verici olabilir. Asıl kazanım, yargının “tedbir amaçlı” denilen tutukluluğa keyfi ve yaygın olarak başvurmaması olurdu” dedi.
‘Gazetecilik Suç Değildir’ etiketiyle bir açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ise şu görüşlere yer verdi: ”Diyarbakır’daki 15 meslektaşımız serbest bırakıldı, kutlu olsun! Gazetecilik yaptığı için tutuklu olan tüm meslektaşlarımız serbest kalana kadar dayanışmamızı sürdüreceğiz.”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, tahliye dışında bir seçenek kalmadığını söyledi. Türkiye’de yargı hukuka uygun davranmadığı için kaygılı olduklarını dile getiren Ok, “İddianamede haber dışında gerçekten bir şey yok. Gizli tanık bugün dinletildi. Görgüye dayalı bir ifade bulunmadı. Mahkemenin hukuka uygun davranma durumunda kendisini hissettirdi. Tahliye etmek zorundaydı ama bizim kaygılarımız vardı çünkü ülkede yargı kararları hukuki olmaktan uzak. 15 arkadaşımız tahliye aldı. Çok mutluyuz bu anlamda”
Dava avukatlarından Resul Temur ise VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, tahliye kararının, diğer gazeteci davaları için umut verici olduğu söyledi. Son bir yıl içinde 35 gazetecinin tutuklandığına dikkat çeken Temur, “Mahkemenin tahliye kararı vermesi umut verici bir durum. En azından diğer tutuklu gazeteciler adına umut verici bir durum. Dosyadaki delillerin gazetecilik faaliyeti kapsamında kaldığına dair, bir yargılarının, düşüncelerinin olduğuna dair bir umut yaratmaya başladı” şeklinde konuştu.
Forum