BRÜKSEL —
Avrupa Birliği’nin Mısır konusunda takındığı tavır kimseyi memnun etmeyen bir niteliğe sahip. Özellikle son dönemdeki olaylarda ölenlerin sayısının çok yükselmesi nedeniyle Brüksel’de olağanüstü toplanan Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının aldığı kararlar da bu durumu değiştirme potansiyeli taşımıyor.
Bir taraftan Mısır’da yaşanan şiddete ve ölümlere son verilip demokratik sürece dönüşü teşvik etmeye diğer yandan da ülkedeki yeni yönetimle iletişim kanallarını açık tutmaya çalışan Birlik bakanları “tipik bir AB kararına” imza attılar.
Mısır’da yaşananları darbe olarak tanımlayamayan kanatta yer alan ve 3 Temmuz’dan bu yana üye ülkeleri arasındaki farklı görüşleri yakınlaştırma çabası içinde olan Avrupa Birliği, bu toplantının odağına da “ekonomik baskı unsurlarını devreye sokarak barışçıl bir uzlaşının yolunu açma” hedefini yerleştirdi. Avrupa Birliği’nin arabuluculuk rolünün güçlendirilmesi de toplantının öncelikli hedefleri arasında yer aldı.
Avrupa Birliği tarafından taahhüt edilen ve 1 milyar euro tutarındaki kısmı Brüksel, geri kalanı ise özel bankalar ve Avrupa Yatırım Bankası gibi kurumlardan sağlanacak 5 milyar euro düzeyindeki yardım paketi önemli tartışma başlıkları arasında yer aldı. Bir kısmı zaten askıda olan pakete yönelik, “Tamamını durduralım” çağrıları zaman zaman duyulduysa da bu paketin yönetimden çok sivil toplum kuruluşlarına yönelik olması Avrupa Birliği’nin manevra alanını daralttı. Durum böyle olunca da ülkedeki şiddeti güçlü şekilde kınayan Avrupa Birliği bakanları, sıradan vatandaşların zarar göreceği gerekçesiyle yardımı askıya alma yoluna gitmedi.
Mısır’daki tüm taraflara, daha fazla kan dökülmesini engellemek amacıyla “diyalog masasına dönme” çağrısı yapan Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Birlik ülkelerinin, silah ya da iç baskıyı artırma amacıyla kullanılabilecek malzemelerin ihraç lisanslarını askıya alma konusunda uzlaştıklarını söyledi.
Mısır’ın askeri ihtiyaçlarını önemli ölçüde ABD’den karşıladığı düşünüldüğünde ve Washington tarafından sağlanan yıllık 1.3 milyar dolarlık yardımın büyük bölümünün de Amerikan yapımı silah ve malzemelerin bakımına gittiği düşünüldüğünde Avrupa Birliği’nin bu alanda attığı adım sembolik olmanın ötesine geçmiyor.
Olağanüstü hale son verilmesi çağrısı, tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması talebi, insan hakları ve temel özgürlüklere saygı beklentisi de Avrupa Birliği’nin 10 maddeden oluşan Mısır kararındaki vurgular arasında yer aldı.
Bir taraftan Mısır’da yaşanan şiddete ve ölümlere son verilip demokratik sürece dönüşü teşvik etmeye diğer yandan da ülkedeki yeni yönetimle iletişim kanallarını açık tutmaya çalışan Birlik bakanları “tipik bir AB kararına” imza attılar.
Mısır’da yaşananları darbe olarak tanımlayamayan kanatta yer alan ve 3 Temmuz’dan bu yana üye ülkeleri arasındaki farklı görüşleri yakınlaştırma çabası içinde olan Avrupa Birliği, bu toplantının odağına da “ekonomik baskı unsurlarını devreye sokarak barışçıl bir uzlaşının yolunu açma” hedefini yerleştirdi. Avrupa Birliği’nin arabuluculuk rolünün güçlendirilmesi de toplantının öncelikli hedefleri arasında yer aldı.
Avrupa Birliği tarafından taahhüt edilen ve 1 milyar euro tutarındaki kısmı Brüksel, geri kalanı ise özel bankalar ve Avrupa Yatırım Bankası gibi kurumlardan sağlanacak 5 milyar euro düzeyindeki yardım paketi önemli tartışma başlıkları arasında yer aldı. Bir kısmı zaten askıda olan pakete yönelik, “Tamamını durduralım” çağrıları zaman zaman duyulduysa da bu paketin yönetimden çok sivil toplum kuruluşlarına yönelik olması Avrupa Birliği’nin manevra alanını daralttı. Durum böyle olunca da ülkedeki şiddeti güçlü şekilde kınayan Avrupa Birliği bakanları, sıradan vatandaşların zarar göreceği gerekçesiyle yardımı askıya alma yoluna gitmedi.
Mısır’daki tüm taraflara, daha fazla kan dökülmesini engellemek amacıyla “diyalog masasına dönme” çağrısı yapan Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Birlik ülkelerinin, silah ya da iç baskıyı artırma amacıyla kullanılabilecek malzemelerin ihraç lisanslarını askıya alma konusunda uzlaştıklarını söyledi.
Mısır’ın askeri ihtiyaçlarını önemli ölçüde ABD’den karşıladığı düşünüldüğünde ve Washington tarafından sağlanan yıllık 1.3 milyar dolarlık yardımın büyük bölümünün de Amerikan yapımı silah ve malzemelerin bakımına gittiği düşünüldüğünde Avrupa Birliği’nin bu alanda attığı adım sembolik olmanın ötesine geçmiyor.
Olağanüstü hale son verilmesi çağrısı, tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması talebi, insan hakları ve temel özgürlüklere saygı beklentisi de Avrupa Birliği’nin 10 maddeden oluşan Mısır kararındaki vurgular arasında yer aldı.