Erişilebilirlik

Rumlardan Şimdi de Avrupa Konseyi Manevrası


AK Bakanlar Komitesi, iki hafta içinde toplanarak AİHM'nin Kıbrıs konusundaki son kararının uygulanıp uygulanmadığını inceleyecek.
AK Bakanlar Komitesi, iki hafta içinde toplanarak AİHM'nin Kıbrıs konusundaki son kararının uygulanıp uygulanmadığını inceleyecek.

Son dönemde mümkün olan her uluslararası platformda Türkiye üzerindeki baskıyı arttırmak için manevra üstüne manevra yapan Rumlar, Avrupa Birliği’nin ardından Avrupa Konseyi’ni harekete geçirme çabası içine girdi. Rum Kesimi 90 milyon Euro tutarındaki AİHM tazminatının peşinde

Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakereler sürerken oldukça sakin bir profil çizen, Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki münhasır ekonomik bölgede (MEB) savaş gemileri eşliğinde araştırma yapmaya başlamasıyla birlikte ise “her cephede atağa kalkarak” Ankara’yı baskı altında tutmaya çalışan Rumlar, her geçen gün manevra alanlarını genişletiyor. Bu çerçevede Avrupa Birliği’nin ardından şimdi de Avrupa Konseyi’ni harekete geçirme çabası içine giren Rum Kesimi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) geçen mayıs ayında Türkiye’yi 90 milyon Euro ödemeye mahkum eden kararının uygulanmasını sağlamasını talep etti.

Bu hedefe ulaşılmasını “kolaylaştırmak” amacıyla dün Bakanlar Komitesi’ne 9 sayfalık bir belge iletildi. Belge, Bakanlar Komitesi açısından bir bağlayıcılık içermese de bu belgenin iletilmesi Rum Kesimi’nin konuyu ısıtmayı sürdüreceğinin bir işareti olarak algılanıyor. Bakanlar Komitesi, kararın uygulanmasına yönelik dosyayı 2-4 Aralık’taki toplantıda ele alacak.

Rumların girişimine konu olan ve neredeyse “savaş tazminatı” kıvamındaki AİHM kararına temel oluşturan dava 1994’te açıldı. AiHM yaptığı değerlendirme sonucunda 2001’de Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11 maddesini 14 değişik noktada ihlal ettiğine karar verdi. AİHM, tazminat kararını açıklamak için ise 13 yıl bekledi. Mayısta açıklanan 90 milyon Euro tutarındaki tazminatın 60 milyonluk bölümünün Karpaz’daki Rumlara, 30 milyonluk kısmının ise kayıpların ailelerine verilmesi karara bağlandı.

Kararın açıklanmasının ardından Türkiye’nin verdiği tepki oldukça sıradışı olmasıyla dikkat çekti. Dönemin Dışişleri Bakanı şimdiki Başbakan Ahmet Davutoğlu, AİHM’nin yetkisini aştığını belirterek, “Kararı dayandığı mesnet, uygulanan yöntem ve devletlerarası hukuk bağlamında Türkiye’nin tanımadığı bir devletin muhatap alınması noktasında kesinlikle bağlayıcı da görmüyoruz. Bu ödemeyi de bu anlamda yapmayı gerekli görmüyoruz. Hukuk bağlamında da bir karşılığının olmadığını düşünüyoruz” demişti.

Açıklamanın Avrupa Konseyi’nde Türkiye lehine bir hava oluşturduğunu söylemek oldukça zor. AİHS’nin 46. maddesinde “Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler” deniliyor. Bu ifadeler bile bu konuda kararın etrafından dolaşma ya da başka bir çözümü olanaklı kılan açık kapı söz konusu olmadığını göstermeye yetiyor.

Türkiye’nin belirlenen tazminatı kararın üzerinden 3 ay geçmesinin ardından ödemesi gerekiyordu. Bu süre aşılmış durumda. Türkiye daha önce de büyük tartışmalara neden olan Titina Loizidou davasında alınan kararın siyasi içerikli olduğunu savunarak tazminat ödemeyi reddetmişti. Ancak artan baskılar ve Avrupa Birliği sürecinde bir üst aşamaya geçme hazırlığının da etkisiyle tazminat faiziyle birlikte ödenmişti.

Türkiye, karara uymadığı sürece konu belli aralıklarla Bakanlar Komitesi’nin önüne gelecek ve her aşamada baskı bir doz daha artacak. Kararı ugulamamanın kısa vadede siyasi baskı dışında bir etkisi bulunmasa da uzun vade için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.

Avrupa Konseyi sisteminde kalmak isteyen bir Türkiye, AİHM kararlarını er ya da geç mutlaka uygulamak durumunda. Tazminatın ödenmesine yönelik modaliteleri saklı tutan ya da bu tazminatı ödemenin Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımak anlamına gelmediğinin altını çizen bir formül üretmek ise her zaman mümkün.

XS
SM
MD
LG