Avusturya’da, Cumhurbaşkanlığı seçimini bu görevi 2016’dan beri yürüten Alexander Van der Bellen kazandı.
Toplam 7 adayın yarıştığı seçimde, kesin olmayan ilk sonuçlara göre oyların yüzde 56’sını alan Van der Bellen, cumhurbaşkanlığı koltuğunda 6 yıl daha oturmaya hak kazandı.
Yaklaşık 6 milyon 400 bin seçmenin bulunduğu ülkede ana muhalefet ve iktidar partilerinin aday göstermediği seçime bağımsız aday olarak katılan Van der Bellen, ana muhalefet Sosyal Demokrat Parti (SPÖ), iktidarın büyük ortağı merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP), küçük muhalefet Yeni Avusturya Partisi (NEOS) ve iktidarın küçük ortağı Yeşiller Partisi tarafından desteklendi.
Van der Bellen’in yanı sıra aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) adayı Walter Rosenkranz, Bira Partisi’nin adayı Dominik Wlazly, FPÖ’nün eski milletvekillerinden aşırı sağcı Gerald Grosz, Avusturya İnsan, Temel Haklar, Özgürlük (MFG) Partisi’nin adayı Michael Brunner, iş adamı Heinrich Staudinger ve gazeteci Tassilo Wallentin cumhurbaşkanlığı için yarıştı.
Avusturyalı siyasi yorumcular, Bellen’in yeniden seçilmesini, geride kalan görev süresince 6 başbakan ve 5 hükümet değişikliğine rağmen soğukkanlı bir çizgi izlemesi ve ülkeyi birleştirici tavırları ile açıklıyorlar.
1997'de yapılan seçimde Yeşiller Partisi'nin Genel Başkanı seçilen Van der Bellen, 2008 yılına kadar 11 yıl boyunca bu görevini yürüttü. Partisinin oy oranını yüzde 5'ten yüzde 11'e çıkartarak ciddi bir başarı sergileyen Van der Bellen, 2008'de yapılan genel seçimlerde partisinin oy kaybetmesi üzerine istifa etti.
Ardından da bağımsız olarak siyaset sahnesinde kaldı. Geçen ay, Birleşmiş Miletler Genel Kurulu'nun yapıldığı New York'ta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelen Van der Bellen, geçen hafta yaptığı bir açıklamada, Türkiye'nin, Rusya-Ukrayna savaşındaki ara buluculuk rolüne vurgu yapmış ve Türk kökenli Avusturya vatandaşlarının oylarına talip olduğunu da söylemişti. Avusturya’da 120 bini Avusturya vatandaşı toplam 300 bin Türkiye kökenli göçmen yaşıyor.
