Türkiye’de 14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem TBMM Genel Seçimi öncesinde 27. Dönem Meclis son kez toplandı ve seçim gerilimi gölgesindeki konuşmalara sahne oldu. Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kürsüde yaptığı konuşmada 14 Mayıs itibariyle Türkiye, yaşama sevincini geri alacak. Türkiye, baharına kavuşacak” dedi.
TBMM'nin açılışının 103'üncü yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle TBMM Genel Kurulu, geleneksel olduğu üzere özel gündem ile toplandı. Böylece 27. Dönem üyesi vekiller, son kez tarihi binadaki TBMM Genel Kurulu salonundaydı. Son oturum ile birlikte TBMM, 14 Mayıs seçimleri sonucunda seçilecek yeni üyeleriyle 28. Dönemi’nde yeniden açılmak üzere ara tatile girdi. Son oturumla birlikte siyasi partilerce 14 Mayıs seçimi için aday listelerinde, yeniden aday gösterilmeyen 328 milletvekili TBMM’ye veda etmiş oldu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin parti tüzüğüne uygun hareket etme kararıyla milletvekili adayı gösterilmeyen isimlerden birisiydi ve bu nedenle son kez başkanlık koltuğundaydı. Şentop gibi Erdoğan’ın vekil olmaması nedeniyle AKP’nin TBMM Grup Başkanı İsmet Yılmaz da son kez parti grubunda öndeki koltuğundaydı.
Salonda, 23 Nisan özel oturumuna liderler düzeyinde katılımı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gösterdi. Ancak Bahçeli, kürsüden bu dönem son kez konuşmamayı tercih etti.
Kılıçdaroğlu ise yaptığı konuşmada, “Dünyaya örnek olacak yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Bugün için bir kişiye ait olan egemenlik son bulacak; yüz yıl önce olduğu gibi egemenlik yeniden kayıtsız şartsız millete ait olacak. 14 Mayıs itibariyle Türkiye, yaşama sevincini geri alacak. Türkiye, baharına kavuşacak” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Sevgili halkım, aziz milletim… Bahara, gerçek baharı getirecek sandığa doğru ilerliyoruz. Bu kürsüden milletvekili sıfatıyla son sözüm şudur: Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözleriyle 14 Mayıs için çağrı yaptı.
“Otoriter rejimin sandık yoluyla yenilgisi görülecek”
Kılıçdaroğlu, “Milletimizin çelikten iradesi tek bir adamın iki dudağına, kişisel ikbal ve beklentilerine, kayırmacılık bağımlılığına, liyakatsiz kadrolarına teslim edilmiş görünse de bir dönemin sona ermekte olduğunu görüyoruz ve biliyoruz. Meclisimizin açılışının 103’üncü yılında Cumhuriyetimizi kalıcı bir biçimde demokrasi ile taçlandıracağız. Demokrasi ile taçlandırılmış Cumhuriyetimiz, sadece mazlum milletlere değil tüm dünya demokrasilerine örnek olacak. Otoriter rejimlerin sandık yoluyla yenilebileceğini, ülkenin ve bölgenin tüm problemlerinin çözüm yolunun birlikte olabilmekten geçtiğini tüm dünya görmüş olacak. Kimseyi ötekileştirmenin ve kimseye kin tutmamanın insan haklarının en temel ilkelerinden biri olduğunu ve başarıya da ancak bu temel ilkelerin yol göstericiliğinde ulaşılabileceğini tüm dünya deneyimlemiş olacak” diye konuştu.
“Bugün 1 kişiye ait olan egemenlik yeniden millete ait olacak”
Cumhurbaşkanı adayı olarak nasıl bir Türkiye vaat ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Çiftçinin, işçinin hakkını alacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin son bulacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Tüm terör örgütlerinin ve yer altı suç örgütlerinin kökünün kazınacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Yoksulluğun ve yolsuzluğun sona ereceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Çankaya Köşkü’nün yeniden tüm Türkiye’nin evi olacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Cumhuriyetin yüzüncü yılında 100 bin öğretmenin atanacağı, köy okullarının yeniden açılacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Üstenci bir anlayışla bakan, vatandaşını küçümseyen, sadece kendi zenginliğini düşünen yönetim anlayışının sona ereceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Liyakatin hakim olacağı, Kızılay’ın kan ve çadır satmayacağı, AFAD’ın enkaz altında kalan vatandaşını ölüme mahkum etmeyeceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Beşli çetelerin saltanatının sona ereceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Tank Palet fabrikasının geri alınacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Başta Gülhane Askeri Tıp Akademisi olmak üzere tüm ‘askeri hastanelerin’ açılacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Deprem konutlarının ve dükkanlarının hak sahiplerine ücretsiz verileceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Milyarlarca dolar temiz paranın istihdam ve kalkınma için ülkemize gelmesini sağlayacak, ahlaklı ve vicdanlı bir yönetimin iktidara geleceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Özetle dünyaya örnek olacak yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Bu dönemi siyaset bilimciler Türkiye Cumhuriyeti’nin çağı olarak nitelendirecek. Bugün için bir kişiye ait olan egemenlik son bulacak; yüz yıl önce olduğu gibi egemenlik yeniden kayıtsız şartsız millete ait olacak. 14 Mayıs itibariyle Türkiye, yaşama sevincini geri alacak. Türkiye, baharına kavuşacak. Türkiye’ye bahar geldiğinde göreceksiniz tüm dünyaya bahar gelecek” dedi.
HDP’li Oruç: “Tek adam kaybettiğinde Türkiye kazanacak”
HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ile Pervin Buldan’ın seçim çalışmalarına devam ettiği için TBMM’deki özel oturumunda HDP adına Grup Başkanvekili Saruhan Oluç söz aldı. Oluç, “Birkaç ay sonra geride bırakacağımız Cumhuriyet’in ilk yüzyılı sorunların, krizlerin yüzyılı oldu; ikinci yüzyıl çözümlerin, demokrasinin yüzyılı olacaktır ve bizler bunun için elimizden geleni yapacağız. Bu iktidarın Türkiye’ye kaybettirdiği yıllar, yok ettiği umutlar, gasp ettiği haklar yeniden halka kazandırılacaktır. Bu iktidar ve tek adam yönetimi kaybettiğinde Türkiye kazanacak, bütün toplum kazanacaktır. 14 Mayıs’ta sandığa gitmek, oylarımızı ortak geleceğimiz ve haklarımız için kullanmak, umudu büyütmek, sandığa ve demokrasiye hep birlikte sahip çıkmak hepimizin görevidir" dedi.
İYİ Parti’li Dervişoğlu: Parlamenter demokrasi gelenekleri tümüyle çiğnendi
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu ise, “Türkiye’nin istikbalinin tek bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştığı, tüm irade ve idarenin bir kişinin aklına, isteklerine ve heveslerine terk edildiği bu ucube tek adam rejimi, bu ülkede asla varlığını sürdüremez. Tek adam rejimiyle birlikte onun anayasal çerçevesi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, değişmeye mahkum ve mecburdur. Çünkü, bu sistemle birlikte 147 yıllık parlamenter demokrasi gelenekleri ve teamülleri çiğnenmiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş ilkeleri askıya alınmış, kurumlarının içi boşaltılmış, devlet bürokrasisi bir siyasi partinin aparatı ve uzantısı haline gelmiştir” diye konuştu.
MHP: "72 yıllık dönem siyasi istikrarsızlıktı"
MHP adına Grup Başkanvekili Erkan Akçay kürsüdeydi. Akçay, “Eski parlamenter sistem ile geçen 72 yıllık dönemi bir siyasi istikrarsızlık dönemi olarak tanımlamak doğru bir tespit olacaktır. Eski parlamenter sisteme dönme arzusu siyasi bir körlük, müzmin bir ufuksuzluk, geçmiş deneyimlerden ders almayan bir akılsızlıktır” sözleri dikkat çekti.
Muhalefet liderleri Erdoğan’ı hedef aldı
Siyasi parti grubu olmadığı için üçer dakikalık söz hakkı tanınması kararı üzerine özel oturumda Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Demokrat Parti liderleri de kürsüdeydi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Erdoğan’ın TBMM’deki özel oturuma katılmamasına dikkat çekerek, “Halkın üstünde hiçbir güç yoktur. Meclis’in üzerinde hiçbir güç yoktur. Halkın bu kararını yok sayan bu saray rejiminin son 23 Nisan’ını yaşıyoruz. Bu ucube rejimde beşinci kez 23 Nisan’ı kutluyoruz. Kendini halkın üstünde gören tek adam bir kez olsun buraya gelmeye tenezzül etmedi. Bu 23 Nisan Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan birisinin halk iradesine saygısızlık ettiği son 23 Nisan olacak” dedi. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da, “Bu 23 Nisan gününde ve önümüzde 14 Mayıs seçimleriyle beraber sözü yeniden milletin söyleyeceği, kurucu genel başkanımız ve 3. Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ın ifadesiyle kendi kaderine hakim olacağı gün söyleyeceği sözle beraber yarınlarından emin bir Türkiye’yi, herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi, korkusuzca yaşama hürriyetinin azami şekilde kullanıldığı Türkiye’ye elbet kavuşacağımızı ifade ediyorum” diye konuştu
AKP’li Yıldırım kürsüde sıkıntılı anlar yaşadı
AKP ve Erdoğan adına Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, özel oturumda söz aldı ancak İstiklal Marşı’nı okuduğu anlarda yanlış okumasıyla sıkıntılı anlar yaşadı.
AKP tüzüğündeki “TBMM’de en fazla üç dönem üst üste görev alma” kuralına takıldığı için milletvekili aday listesinde yer almayan eski Başbakan Yıldırım, konuşma metnine bakmasına rağmen İstiklal Marşı’nın ilk kıtasındaki “O benim milletimin yıldızıdır” dizesini “O benim milletimindir” diye okudu ve hemen ardından hatasını düzeltti. Bu sırada Yıldırım’ın cebinden çıkardığı Türk Bayrağı’nı açarken ellerindeki titreme hali de kameralara yansıdı.
Yıldırım, son kez kürsüde olmasıyla ilgili “Milletvekili, bakan, başbakan, TBMM başkanı gibi şerefli görevlerle çıktığım bu millet kürsüsünde son kez huzurlarınızdayım. Umarım ve dilerim ki naçizane ismimiz bu büyük millete, bu büyük ülkeye hizmet etmiş birisi olarak yad edilsin. Şükürler olsun milletimizin hizmetinde uzun yol arkadaşı olduk ve millettin emanetine halel getirmedik. Türkiye'nin lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile yarım asra varan bir yol arkadaşlığımız var. Bu güzel yolculuk ve bu yol arkadaşlığı hayatımın en anlamlı değerlerinden birisidir" ifadelerini kullandı.
AKP’nin lider konuşmasına itirazı tartışma yarattı
TBMM’deki 23 Nisan özel oturumu ve dolayısıyla 27. Dönem’in son günü, siyasi polemiğe de sahne oldu. AKP Grup Başkanvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasına yanıt vermek istemesi üzerine iki parti arasında tartışmalar yaşandı. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Akbaşoğlu’nun 1 dakika yerine 5 dakika söz almasını da eleştirerek, AKP’ye yanıt verdi. Bu sırada vekiller arasında karşılıklı laf atmalar ile tartışma alevlendi.
Salonda tartışmalar ile tansiyon yükseldiği sırada “Sayın milletvekilleri, 28’inci Dönemde devam edersiniz, lütfen” esprisiyle Şentop, 14 Mayıs sonrasında ilan edilecek kesin seçim sonuçlarıyla 28. Dönem TBMM’sinin toplanmasına değin Meclis’in ara tatile girdiğini ilan etti.