Türkiye’de yapılan seçimlere yurt dışında yaşayan seçmenlerin oylarının 2014 sonrasında eklenmesiyle birlikte, özellikle en çok seçmenin bulunduğu Almanya’daki Türkiye kökenlilerin siyasi tercihi önem kazanmaya başladı.
Aynı zamanda her seçim sürecinin öncesinde, Alman siyasetinde ve medyasında Türk vatandaşlarının seçime katılmaları ve Almanya’dan oy vermeleri de tartışmalara neden oluyor.
Bu nedenle bu kez de Türkiye’den siyasetçilerin seçim kampanyası etkinliğinde bulunmasına izin verilmedi. Ancak tartışmalar Sosyal Demokrat Partisi Federal Parlamento milletvekili Macit Karaahmetoğlu’ndan gelen açıklamayla yeniden ivme kazandı.
Aynı zamanda Alman-Türk Parlamenter Grubu’nun SPD meclis grubu sözcüsü olan Karaahmetoğlu, Almanya’daki Türkler’in Almanya’da oy vermesine karşı olduğunu söyledi.
Bu sürecin Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenlerin bölünmesine ve uyumlarında engellere neden olduğunu savunan milletvekili, isteyenlerin Türkiye’ye giderek, orada oy kullanmasının daha doğru olacağını açıkladı.
Bu öneri Almanya’daki Türk toplumundan tepki gördü. AK Parti’ye yakınlığı ile bilinen Uluslararası Demokratlar Birliği’nin (UİD) sözcüsü Fatih Zingal, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Almanya’da yaşayanların oy verme hakkını tartışmaya açmanın kabul edilemeyecek bir fikir olduğunu ifade etti.
‘’Burada maksat Türkiye karşıtlığı üzerinden ve Erdoğan karşıtlığı üzerinden prim yapmak’’
Bir ülkenin vatandaşlarının, yurtdışında yaşasalar dahi, en temel demokratik haklarından birinin oy kullanmak olduğunu söyleyen Zingal, ‘’ Bu hakkı her vatandaş için Almanya dahil birçok ülkede yerine getirebilmektedir, bazı ülkeler de mektup ile oy kullanmayı da olası kılmıştır. Bahsi geçen açıklama ve görüş benim demokratik anlayışıma aykırıdır. İnsanların anayasal haklarını hiçe saymaktadır, dolayısıyla antidemokratik bir görüştür. Seçebilme hakkının anayasal önemini ortaokulda dahi öğretiyorlar, bu eğitimi öneriyi gündeme getiren şahsın da aldığını düşünüyorum’’ dedi.
Maksadın Türkiye karşıtlığı üzerinden ve Erdoğan karşıtlığı üzerinden prim yapmak olduğunu savunan Zingal, ‘’Özellikle parlamentonun son sıralarında yer alan vekiller buna benzer açıklamalarla geçmişte de prim yapmaya çalıştılar. Yani demokratik arenada antidemokratik açıklamalar sayesinde şahsi çıkarlar peşinde olanlar her zaman olmuştur. Geçmişte de olduğu gibi pek ciddiye almamak gerekiyor’’ diye konuştu.
‘’Bazı siyasi çalışmalar Türk toplumunu ayrıştırdı’’
Almanya İslamı Refah Vakfı Başkanı Bekir Yılmaz da demokratik toplumlarda siyasi karar alma süreçlerine ve seçimlere katılımın önemine vurgu yaptı; ancak geride kalan seçimlerde yaşanan bazı olayların Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenlerin uyum sürecine zarar verdiğini de ifade etti.
Üçüncü Dünya ülkelerinin bile yurtdışında yaşayan vatandaşlarına oy kullanma hakkı verdiğini ve bu hakkı Almanya’da yaşayanların rahatlıkla kullanabildiğini kaydeden Yılmaz, VOA Türkçe’ye, ‘’Türkiye gibi, üç milyona yakını Almanya’da olmak üzere 5-6 milyon vatandaşının yurtdışında yaşadığı bir ülke bu imkanı sunmasın mı? Burada 1,5 milyona yakın oy kullanma hakkı olan vatandaşımız var. Ancak oy verme olanağı ve özellikle de seçimler öncesi yapılan bazı siyasi çalışmalar Türk toplumunu ayrıştırdı. Bu da bir gerçek ve bunu kabul etmemiz gerekiyor’’ dedi.
Özellikle AK Parti taraftarlarının, kendilerinden olmayanlara, kendileri desteklemeyenlere neredeyse düşman gözüyle yaklaştığını söyleyen Yılmaz, ‘’Eleştirel yaklaşanları itham ediyorlar. Bir de bu konuda, devletin başkonsoloslukları, büyükelçilikleri devletin değil, bir partinin dış temsilcilikleri gibi görev yapıyor. Bu açıdan bakınca Türkler’in oy vermesi konusundaki eleştirileri ciddiye almak gerekiyor. Fakat bence yapılması gereken, oy hakkını iptal edip, ‘gidin Türkiye’de seçin’ demek değil. Bundan sonra siyasetçilerin ve derneklerin daha tarafsız hareket etmeyi öğrenmeleri gerekiyor’’ şeklinde konuştu.
‘’Bu hak uluslararası sözleşmelerle garanti altında’’
Almanya Göçmen Konseyi Başkanı Mehmet Kılıç da VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, seçim hakkının değil, seçim öncesi Almanya’da yapılan propaganda çalışmalarının uyuma zarar verdiği görüşünde.
Toplumun birbirini hasım olarak görmesi ve kamplaşmasının şimdiye dek görülmemiş bir boyuta geldiğini söyleyen Kılıç, ‘’Ancak bunun nedeni vatandaşların Almanya’da seçime katılabilme olanakları değil. Bazı otoriteryen politikacıların çoğunluğu konsolide edebilmek için, çoğunluğu azınlığa karşı kışkırtan açıklamalar yapmaları ve insanları karşılıklı olarak düşman gibi göstermeleri. Yurtdışında yaşayanların oy kullanabilmeleri bir
haktır ve uluslararası sözleşmelerle de siyasi haklar çerçevesinde garanti altına alınmıştır. Yurtdışında yaşayan Alman vatandaşları da Almanya seçimlerine katılabiliyorlar. Yani Türk vatandaşlarının seçime katılması da yanlış değildir, doğrudur. Önemli olan, insanları düşmanlaştırmadan, bunun bir politik yarış olduğunun unutulmaması’’ ifadelerini kullandı.
Yurtdışı oyları dengeleri değiştirebilir mi?
Hem siyasetçiler hem de siyaset uzmanları, başta Almanya olmak üzere yurtdışından gelecek oyların cumhurbaşkanlığı seçiminde ve milletvekili sayısında dengeleri değiştirebilecek derecede rol oynadığını savunuyor.
Partilerin yurtdışında aldığı oy oranları, Türkiye’deki seçim bölgelerine dağıtıldığı için, farkın az olduğu bölgelerde hangi partinin adayının milletvekili seçileceği konusunda belirleyici rol oynuyor.
En son 2018 seçimlerinde Almanya’da sayısı 1,4 milyon olan seçmenin yüzde 50’si sandığa gitmiş ve yüzde 60’a yakını AK Parti’yi seçmişti.
Uzmanlar, Almanya’da yaşayan başka diaspora gruplarının ülkelerindeki seçimlere katılma oranı ile karşılaştırıldığında, katılım oranının çok yüksek olduğunu ve Türk diasporasının siyasi ilgisini kanıtladığını savunuyor.
2018 seçiminde dönemin Alman hükümeti, AB dışındaki ülkelerden siyasetçilerin Almanya'da yaşayan vatandaşlarına yönelik resmi seçim kampanyası etkinliklerinde bulunması kısıtlanmış ve hükümetin iznine tabi hale getirilmişti.