Almanya’nın birçok kentinde aşı karşıtları ve Corona virüsü salgını kısıtlamalarını kabullenmek istemeyen onbinlerce kişi, protesto amacıyla yine sokaklara döküldü.
Polis katılımcıların sayısını 70 bin olarak açıklarken, gösterileri düzenleyenler ülke çapında 250 bin kişinin eylemlere katılarak destek verdiğini öne sürdü. Eylemler genelde olaysız geçerken, bazı gösterilerde katılımcıların sosyal mesafe kurallarına uymaması, maske takmaması, polisin oluşturduğu zinciri kırmaya çalışması ve görev yapan basın mensuplarına saldırması nedeniyle polis, göstericilere müdahale etmek zorunda kaldı. Müdahaleler sırasında yer yer arbede yaşandı.
Salgın nedeniyle Almanya’da miting ve yürüyüşler için özel kurallar geçerli. Bu sebeple Corona virüsü aşısı karşıtları eylemlerini bir süredir miting ya da yürüyüş yerine izin gerekli olmadığı için "gezinti" olarak ilan ediyor. Haftalardır her Cumartesi gündüz ve Pazartesi akşamları yapılan ve katılımın giderek arttığı eylemlerde hükümetin, Corona virüsüne karşı, özellikle de aşısızlara yönelik getirdiği katı kısıtlamalar ve yürürlüğe sokulması planlanan aşı zorunluluğu protesto ediliyor. Almanya’da son olarak iki hafta önce bir kez daha sertleştirilen önlemlerle aşısızların günlük temel ihtiyaçların karşılanması dışında toplumsal hayata katılımı engellenmişti.
Yapılan eylemlerde atılan sloganlar ve taşınan dövizlerin genellikle hükümet ve basın karşıtı olması, salgın önlemleri bahanesiyle insanların özgürlüklerinin ellerinden alındığı ve ülkenin giderek diktatoryal bir şekilde yönetilmeye başlandığı iddiaları dikkat çekiyor. Öte yandan gösterilerde aşırı sağcı grupların da boy göstermesi tartışmalara neden oluyor. Eylemlere, sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yanısıra, Reichsbürger (İmparatorluk Yurttaşları) adlı mevcut Almanya’nın vatandaşlığını reddeden aşırı milliyetçi bir grup ve çeşitli Neonazi grupları da Almanya çapında açık şekilde destek veriyor. Eylemlerin organizatörleriyse, protestoların bir vatandaş hareketi olduğunu öne sürüyor. Eylemlere sadece aşırı sağcıların değil, değişik siyasi görüşlerden ve her yaş grubundan insanların katıldığı da gözlemleniyor. Buna rağmen, iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Thomas Haldenwang, salgın önlemleri karşıtlarının, "devlet karşıtı" yeni bir tehdit grubu oluşturduğu görüşünde.
Katılımcıların, salgını sadece bir bahane olarak kullandıklarını, esas mesajlarının devleti başarısız ve halkın taleplerine cevap vermiyormuş gibi göstermek olduğunu belirten Haldenwang, bu hareketin, demokratik hukuk devleti ve kurumları hiçe sayan bir anlayışının bulunduğunu öne sürdü. Aşırı sağcıların harekete çok bilinçli bir şekilde sızdığını ve ön plana çıkmadan yönlendirdiğini savunan yetkili, "yepyeni bir olgu" olarak tanımladığı hareketin, salgın sonrasında göç ya da iklim gibi konularda da "devlet düşmanlığı" yapacağını tahmin ettiklerini söyledi.
Telegram’a kapatma tehdidi
Bu arada Alman hükümeti, protestoların organize edilmesinde öne çıkan ve komplo teorilerinin de yoğun olarak yayıldığı mesajlaşma servisi Telegram’a yönelik baskıyı artırmayı planlıyor. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, uygulamanın Alman yasalarını çiğnemeye devam etmesi ve ırkçı mesajları silmemesi durumunda kapatılmak zorunda kalabileceğini belirmişti. Alman yetkililerin, Rus programcı Pavel Durov tarafından kurulan mesajlaşma uygulamasının yönetimiyle bağlantı içinde olduğu ve içerik silinmesi konusunda baskı yaptığı öğrenildi.
Öte yandan benzer kitlesel gösterilerin yapıldığı bir diğer ülke olan Avusturya’da, 18 yaşından büyük herkese aşı zorunluluğu getiren yasa tasarısının detayları açıklandı. Şubat ayında yürürlüğe girmesi beklenen yasaya göre para cezaları verilecek. Aşı zorunluluğundan hamilelerin ve sağlık sorunları nedeniyle aşı olması sakıncalı görülen kişilerin muaf tutulduğu belirtilirken tasarısının önümüzdeki Perşembe günü Avusturya Meclisi’nde oylanarak, onaylanması bekleniyor. Bu durumda, Avusturya Corona virüsü salgınına karşı aşı zorunluluğu uygulaması başlatan ilk AB ülkesi olacak. Almanya’da sağlık çalışanlarına aşı olma zorunluluğu getirilmiş, aşıların tamamlanması için 15 Mart’a kadar süre tanınmıştı. Çok sayıda politikacı, vaka sayılarının yeniden sistematik olarak artış gösterdiğine dikkat çekerek Avusturya’daki gibi neredeyse tüm nüfusu kapsayan bir aşı zorunluluğu getirilmesini talep ediyor.