BERLİN - Avrupa’da aşırı sağ endişesi gittikçe artıyor.
Birçok Avrupa ülkesinde son seçimlerde aşırı sağcı ve ırkçı partilerin aldıkları başarılı sonuçların doruk noktalarından biri, İtalya seçimlerinde aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin (FdI) sandıktan birinci parti çıkması oldu.
Parti lideri Giorgia Meloni, beklendiği gibi başbakan olması halinde ülkenin Mussolini’den sonraki ilk aşırı sağcı lideri olacak.
Daha önce, Nisan ayında yapılan Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ırkçı Marine Le Pen’in partisi toplam yüzde 30 oranında almış, İsveç’te ise 16 Eylül’de yapılan parlamento seçimlerinde her beş seçmenden biri Nazi hayranları tarafından kurulan göçmen karşıtı İsveç Demokratları Partisi'ne oy vermişti.
Bu gelişmeler Almanya’da da yakından izleniyor. Pazar günü düzenlenecek Aşağı Saksonya eyalet seçimlerinde İslam ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) oylarını büyük oranda arttıracağı tahmin ediliyor.
Yaklaşık 6 milyon seçmenin sandık başına gideceği Aşağı Saksonya eyalet seçimleri Ukrayna savaşı nedeniyle tırmanışa geçen enflasyon, enerji krizi, hayat pahalılığı ve pandemi gibi konuların damga vurduğu bir ortamda yapılacak ve geçen yıl Eylül ayında yapılan genel seçimlerde Berlin’de hükümete gelen koalisyon için de bir sınav olacak.
Ancak gözlemcilerin yoğunlaştığı konu, çift haneli rakamlara ulaşan enflasyonun oy dağılımını nasıl etkileyeceği.
Yapılan anketler, AfD’nin söz konusu eyalette oy oranının en az yüzde 5 oranında artırarak yüzde 12’ye ulaşacağını, hatta yüzde 15’lere yükseltebileceğini gösteriyor.
Almanya’nın batısındaki eyalette AfD’nin seçim programında enerji maliyetleri, aile ve çocuklar, vergiler ve giderler, istihdam ve göç gibi konular yer alıyor.
Anketlere göre, önümüzdeki Pazar günü federal seçimler olsaydı AfD doğu eyaletlerinde yüzde 27'ye ulaşacak bir desteğe sahip. Çoğulcu, çok kültürlü liberal demokratik sisteme meydan okuyan AfD bu konumuyla Almanya’nın doğusunda birinci parti olurken, CDU ise bir puan daha az oyla onu takip ediyor.
SPD ve Yeşiller ise sırasıyla sadece yüzde 15 ve yüzde 14 oy alabiliyorlar. AfD geçen seçimlerde yüzde 12 oy alabildiği Almanya'nın batısındaki eyaletlerde de yükseliş eğiliminde. Kamuoyu yoklamaları AfD’yi yüzde 15’de görüyor, yani parti Başbakan Olaf Scholz liderliğindeki Sosyal Demokratların (SPD) sadece üç puan gerisinde. CDU yüzde 28 ile liderliği elinde tutarken, Yeşiller 21 ile AfD'nin önünde yer alıyor.
AfD Rusya yanlısı siyaset izliyor
AfD’nin son aylarda kamuoyu yoklamalarında istikrarlı bir eğilim yakalaması, partinin Scholz hükümetinin Rusya'ya yönelik yaptırım politikasını sert bir şekilde eleştirmesi ile ilişkilendirilyor. Parti ayrıca Rusya ile Almanya arasındaki Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının açılmasını talep etti.
Ancak boru hattına yönelik olası sabotaj nedeniyle hattın bir süre devre dışı kalacak olması nedeniyle bu taleplerinden vazgeçen AfD, sabotajın sorumlulusu olarak Batılı istihbarat örgütlerini isimlendiriyor. AfD, artan enerji fiyatları ve hayat pahalılığına karşı gösterilerde de ön plana çıkıyor.
Corona virüsü önlemleri karşıtlarının AfD’nin desteği ile başlattığı pazartesi gösterilerinin devamı olarak özellikle doğu eyaletinde düzenlenen gösterilere katılım da giderek artıyor.
Birçok şehirde hafta sonu ve geride kalan günlerde binlerce kişi sokaklara döküldü. Thüringen eyaletinin Gera kentinde düzenlenen gösteriye, polis raporlarına göre yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Göstericiler, Rusya’ya yönelik yaptırımların sona erdirilmesini talep etti.
2013 yılında Euro para birimine tepki hareketi olarak doğan, 2015 yılındaki sığınmacı krizi sonrasında aşırı sağcı, İslam ve göçmen karşıtı söylemle çok ciddi olarak yükselişe geçen AfD, 2017'deki genel seçimde ilk kez federal meclise girebilmişti. Parti, 2021 seçiminde yüzde 10,1 oy oranına düştü.
Ancak AfD’nin son anketlerde yüzde 15’lerin üzerinde oy alması aşırı sağcı eğilimlerin Alman siyasetinde kalıcı hale geldiğinin göstergesi şeklinde yorumlanıyor.