Türkiye'nin depremden etkilenen güneyinde ayakkabı tabanı üreticisi olan Mehmet Alkan, 220 çalışanının bir kısmının hayatını kaybetmesi ve yarısının da bölgeden ayrılmasının ardından şirketine ne olacağını bilmiyor. Bu durum, bölgedeki sanayinin önündeki engellerin örneklerinden biri.
40 işçi ve bazı aileler, 6 Şubat'taki büyük depremlerden sonra Antakya'da hasar görmemiş Alkan Taban fabrikasında bir süre barındı.
Mehmet Alkan, sadece 110 işçilerinin kaldığını bu nedenle üretim kapasitesinin düştüğünü söylüyor.
İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan bir rapora göre, Türkiye'nin modern tarihindeki en ölümcül felaket, tekstil üretimi ve tarım açısından zengin bölgeyi vurdu. Bölgede tekstil ve tarım toplam istihdamın yüzde 16'sını ve sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 11'ini oluşturuyor.
Milyonlarca kişi bölgeyi terk etti
Depremden önce yaklaşık 14 milyon kişinin yaşadığı 11 güneydoğu ilini, milyonlarca kişi terk etmek zorunda kaldı. Bazıları, hükümetin yüz binlerce hasarlı veya yıkılmış binayı hızla yeniden inşa etme planına rağmen geri dönemeyeceklerini dile getiriyor.
Reuters’ın konuştuğu bölge sakinlerine göre, depremden bir ay sonra faaliyetlerine yeniden başlayan yüzlerce işletme, yakın köylere, diğer şehirlerdeki akrabalarına ya da çadır ve konteyner evlere taşınan çalışanları nedeniyle, personel sıkıntısıyla karşı karşıya.
Satış salonunu çalışanlar için yatakhaneye dönüştürdüklerini söyleyen Mehmet Alkan, "Ailelerinin çoğu şehri terk etti ya da daha güvenli köy bölgelerine taşındı. Korkuyorlar. Diğerlerinin geri dönmesini bekliyoruz" diyor.
Alkan, şirketin servis aracının eskiden işçileri evlerinden almak için 50 kilometre kadar yol kat ettiğini, ancak şimdi köylere ulaşmak için bu mesafenin iki katına çıktığına da dikkat çekiyor.
Normale dönmek yıllar alabilir
İş grupları ve ekonomistler, depremin 100 milyar dolara mal olduğunu ve ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasını (GSYH) bir-iki puan düşürdüğünü tahmin ediyor.
Analistler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomik planı kapsamında imalat, istihdam ve ihracatı arttırmayı amaçlayan bazı fonların, bölgedeki yardım ve yeniden inşa çabalarına yönlendirileceğini söylüyorlar.
Hükümet, depremin etkilerini hafifletmek için işçilere kısa çalışma ödeneği ve etkilenen şirketlere krediye daha kolay erişim imkanı sağladı.
Sektör yetkilileri ve uzmanlar, onlarca mahallenin yerle bir olduğu ve en çok etkilenen şehir olan Antakya'da, depremden bir ay sonra üretim kapasitesinin yalnızca üçte birinin kullanıldığını söylüyor. Normale dönmek yıllar alabilir ve bu da bölgedeki demografinin değişmesine yol açabilir.
“Acil hükümet desteğine ihtiyacımız var”
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin, "İşletmeler için tersine göçü başlatmak üzere acil hükümet desteğine ihtiyacımız var. Nitelikli işgücünü kaybediyoruz. Okullar ve sosyal alanlar gibi tesislerle güvenli bir ortam oluşturulması gerekiyor" dedi.
Resmi verilere göre bölge genelinde 600 binden fazla ev yıkıldı ya da ağır hasar gördü, hükümet ise bir yıl içinde en az 250 bin konut inşa etme sözü verdi.
Ankara’daki TOBB Üniversitesi Sosyal Politika Araştırma Merkezi’nin Direktörü Serdar Sayan’a göre "Bölgede konut ve işyerlerinin ne zaman normale döneceğini tahmin etmek çok zor. Kalıcı konutlar ve yeniden açılan okullar çok önemli olacak."
Sayan, inşaat sektörü çalışanlarının bölgeye gelmesiyle sektörlerin de yeniden şekillenebileceğini söyledi.
“Kalanlar daha düşük gelirli ve devlet yardımına muhtaç”
Sayan, "Başka şehirlerde yeni ve kalıcı bir hayat kuranlar çoğunlukla orta ve üst gelir sınıfından" derken, kalanların daha düşük gelirli ve devlet yardımına muhtaç olduğunu kaydetti.
Depremin merkez üssüne yakın Kahramanmaraş'ta bir tekstil makineleri şirketinde lojistik ve muhasebe işleriyle uğraşan Seher İçici, iki küçük çocuğuyla birlikte yaklaşık 250 kilometre mesafedeki Mersin’e taşındı.
Geçici kalacak yer bulamadıkları için Antakya’yı terk etmek zorunda kaldıklarını söyleyen İçici, tanıdığı ailelerin bölgeyi çoktan terk ettiğini ve çocuklarını başka yerlerdeki okullara kaydettirdiğini, çoğunun en azından eğitim-öğretim yılının sonuna kadar geri dönmeyeceğini belirtti.
İçici, "Şu anda çalışamıyorum ama patronum maaşımı ve bir miktar destek parasını ödediği için şanslıyım. Şimdilik bununla idare ediyoruz" dedi.