Esad rejiminin Suriye’nin Doğu Guta bölgesindeki sivillere yönelik kimyasal silah kullandığı iddialarının ardından Amerika öncülüğünde İngiltere ve Fransa'nın, Cumartesi sabaha karşı rejime ait bazı üsleri bombalaması ve Türkiye’nin bu operasyonu destekler nitelikte açıklamalarda bulunması, Türkiye’nin Amerika ve Rusya ile olan ilişkilerinin bundan sonra nasıl olacağı sorularını gündeme getirdi.
Amerika’nın Suriye rejimine yönelik askeri operasyonunun, Türkiye-Amerika ve Türkiye-Rusya ilişkilerini ne yönde etkileyebileceğini Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Barış Doster ve Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Ragıp Kutay Karaca Amerika’nın Sesi için değerlendirdi.
“Türkiye Yanlış Bir Tavır Sergiliyor”
Doç. Dr. Barış Doster , “Türkiye bir taraftan Soçi ve Astana’da Rusya Federasyonu ve İran’la bir sürecin parçası olurken, öbür taraftan da ABD, İngiltere ve Fransa’nın bu son yaptığı saldırıyı hararetle destekledi. Türkiye’nin Suriye ile 911 km sınırı var. Türkiye, İran’la her ne kadar stratejik ve jeopolitik bir rekabet içinde olsa da tarihsel bağları var. Bir taraftan da Türkiye, Rusya’nın enerji kaynaklarına bağımlı. Rus doğalgazına bağımlı. Rusya, Türkiye’nin önemli bir petrol tedarikçisi. Rusya son olarak Türkiye’nin ilk nükleer santralı olan Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santrali inşasını 22 milyar $ karşılığında aldı. Türkiye, Rusya’nın S-400 füzelerinin müşterisi. Öbür taraftan aynı Türkiye’nin ABD ile sıcak bağları var. Türkiye, 1952 yılından beri NATO’nun üyesi. Türkiye Avrupa Birliği’nin bekleme odasında. Türkiye’nin bu süreçte bu ikilemi gerçekten yürütebilmesi çok güç. Türkiye başından beri yanlış bir pozisyon aldığı için, Suriye rejiminin aleyhinde her kim varsa onları desteklediği için, Soçi ve Astana zirveleri ile bir dönüş yapmak istedi ama henüz o dönüşü de kotarabilmiş değil. O yüzden Suriye rejimine yönelik olarak bu tarz saldırılar söz konusu olduğunda, Türkiye adeta iki taraf arasında bir kararsızlık yaşıyor. Rusya ve İran’la Suriye’nin egemenliği ve siyasal birliğinin altına imza koyduğu Astana süreci var, diğer tarafta ise batılı müttefikleri var. Bu gerçekten Türkiye için artık sürdürülebilir olmaktan çıktı” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin yanlış bir tavır sergilediğini söyleyen Doster, herhangi bir komşu ülkenin rejimini silah yoluyla devirmeye yönelik olarak yapılan hiçbir eylemi Türkiye’nin desteklememesi gerektiğini ifade etti.
Doster, “Türkiye, bir Orta Doğu ülkesi olarak ve Suriye’nin komşu ülkesi olarak ona yönelik harekatı destekler ise, öncesinde Irak’ta da bu harekatın içerisinde aktif olarak olmasa da o süreci desteklemişti, bundan sonra Türkiye’nin de İran’ın da başına aynı şeylerin gelebileceğini öngörebilmesi gerekir. Eğer Irak ve Suriye’de bu işler olduysa, rejimlerin değiştirilmesi, ülkelerin parçalanması yönünde emperyalizm belli bir yol kat ettiyse, bundan sonra aynı şeyin İran ve Türkiye’de de olmayacağının garantisi yoktur” dedi.
Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Barış Doster, bu harekatın daha da uzaması halinde Türkiye’ye yeni bir sığınmacı akını olabileceğine, Türkiye’nin İran ve Rusya’yla ilişkilerinin gerilebileceğine ve Türkiye içerisinde terör eylemlerinin artabileceğine dikkat çekti.
Doster, ABD ve müttefiklerinin bu harekatı daha da uzatacaklarını düşünmediğini de dile getirdi.
“Esad Rejimi Saldırılarına Devam Ederse, Türkiye Net Olarak Amerika’nın Yanında Olur ”
Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca ise Türkiye’nin dış politikada son derece başarılı olduğunu ifade etti.
Karaca, “Türkiye, hem Amerika Birleşik Devletleri’nin yaptığı harekatı destekleyerek hem de Rusya’yla çok çok sıkı liderler arası telefon trafiği ile diplomasiyi çok başarılı uyguluyor diye görüyorum. Türkiye bu diplomasiyi devam ettirecektir. Suriye özelinde, Irak özelinde tek taraflı bir diplomasi yaratmayacaktır. Amerika’yla da görüşecektir, İngiltere ile de görüşecektir, Fransa ile de görüşecektir ama bunun yanında İran ve Rusya ikilisinden de geri durmayacaktır” dedi.
“Rusya ile kırılma yaşanmaz”
Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, “Hem İran hem Rusya Esad konusunda Türkiye’nin ne düşündüğünü, ikili görüşmelerde de uluslararası ortamda da çok iyi biliyorlar. Bundan sonra Rusya-Türkiye ilişkisinde bir kırılma yaşanacağını düşünmüyorum. Rusya’nın bu konuda çok sert tavırlar takınmadığını gördüğüm için bunu söyleyebilirim. Ancak Esad rejimi kimyasal silah kullanmaya devam ederse ve bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri harekatlarında artış olursa Türkiye net olarak Amerika tarafında duracaktır. Eğer Esad bu silahı kullanmışsa ve bunu kullanmaya devam edecekse, o zaman bu harekat devam edecektir. Bu harekata uluslararası kamuoyu ile birlikte Türkiye de destek verecektir” ifadesini kullandı.
Karaca, “Türkiye, Rusya ve İran’la irtibatından dolayı hem Fırat Kalkanı hem de Zeytindalı Harekatı’nda çok net bir şekilde kendi istediği şeyleri yaptı. Ancak Esad kimyasal silahla saldırıya devam ederse Rusya ve İran konusunda Türkiye adına daha büyük ayrışımlar yaşanabilir. Türkiye bu noktada hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem de Dışişleri seviyesinde bu harekatı desteklediğini bizzat açıklamıştı. Türkiye, Esad’ın kimyasal saldırıları karşısında her harekatı insanlık adına destekleyecektir. Türkiye’nin Suriye politikasında bu, çok daha riskli en azından diplomasi açısından riskli ortamlar yaratacaktır. Daha fazla Rusya, daha fazla Amerika ekseninden biraz daha ayrışıp uluslararası kamuoyunun ve uluslararası politikanın izin verdiği çerçevede, Türkiye kendi politikasını kendisi belirlemeye daha fazla çalışacaktır” dedi.