Erişilebilirlik

UNDP: “Güvensizlik ve Endişe İçinde Yaşıyoruz”


Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) ‘İnsan Güvenliğine Yönelik Yeni Tehditler’ başlıklı son raporuna göre, dünya genelinde her yedi kişiden altısı güvensizlik ve endişeyle duygusuyla yaşıyor.

UNDP’nin 188 sayfalık son raporunda, güvensizlik içinde yaşayanların sadece çatışmaların, savaşların, açlığın, yoksulluğun, siyasi krizlerin yaşandığı ülkelerde değil kalkınmış ülkelerde de olduğu belirtiliyor.

Dünyada insanları endişe ve güvensizliğe sevk eden tehditleri sıralayan UNDP, insanlardaki bu olumsuz duyguları ortadan kaldırmak için yeni kalkınma modellerini tartışmak zorunda olduklarını vurguladı.

“Yeni bir kalkınma modeli şart oldu”

UNDP raporuna göre, en kapsamlı sağlık hizmetlerinin verildiği, en iyi eğitimin görüldüğü, iyi ekonomi ve refahın olduğu ülkelerde yaşayanlar bile, 10 yıl öncesine göre endişe ve güvensizlik içinde olduğunu düşünüyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Achim Steiner, kapsamlı raporun yayınlanması sonrasında yaptığı açıklamada, dünyada endişe ve güvensizliğin salgın hastalık sonrasında daha da şiddetlendiğini belirterek, "Küresel zenginlik her dönemden daha yüksek olmasına rağmen dünyada insanların çoğu gelecek hakkında endişeli hissediyor. Kontrol edilemeyen ekonomik büyüme arayışları, ülkelerin kendi içlerindeki ve diğer ülkelerle aralarındaki eşitsizlikler artıyor. Doğamızı yok etmeyi sürdürüyoruz. Büyük stres altında bulunan toplumların, içinde bulunduğumuz bu son durumun gerçekte ne anlama geldiğini yeniden tanımlamanın zamanı geldi” dedi.

UNDP Başkanı Steiner, herkes için sürdürülebilirliğin önemini vurgulayarak dünyada gelinen son durumun ardından insanların yoksulluktan, korkudan, kaygıdan ve aşağılanmadan uzak yaşamalarına yardımcı olacağını umduğu yeni bir kalkınma modeli yaratılması gerektiğini belirtti. Steiner, “Gezegenimizin herkes için yeni sürdürülebilir fırsatlarla korunması için bu amaca uygun bir kalkınma modeline ihtiyacımız var” dedi.

BM Genel Sekreter Yardımcısı ve UNDP Kriz Bürosu Direktörü Asako Okai, yayınlanan son raporun dünyada ortak güvenlik fikrine dayalı çok daha büyük bir küresel dayanışma duygusu inşa etme ihtiyacının altını çizdiğini ifade etti. Okai, Corona virüsü pandemisi ile birlikte insanların yeni mutasyonları önleme konusunda büyük endişe taşıdıklarını kaydetti.

BM Kalkınma Programı’nın yayınladığı ‘İnsan Güvenliğine Yönelik Yeni Tehditler’ başlıklı raporda bazı başlıklar şöyle sıralandı:

  • İklim değişikliği, eşitsizlik uçurumunu daha da derinleştirirken daha gelişmiş ülkeler, dünyadaki baskıların faydalarından daha fazla yararlanma ve sonuçlarından daha az acı çekme eğiliminde.
  • Yaklaşık 1,2 milyar insan çatışmalardan etkilenen bölgelerde yaşıyor ancak bunların neredeyse yarısı (560 milyon) genellikle kırılgan olarak kabul edilmeyen ülkelerde yaşıyor.
  • Bu durum, hangi ülkelerin çatışmaya karşı en savunmasız olduğu konusundaki geleneksel fikirlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor.
  • 2021'de tarihteki en yüksek küresel ekonomik büyüme yaşanmasına ve COVID-19 aşılarının bazı ülkelerde daha kolay bulunmasına rağmen, beklenen yaşam süresi tüm dünyada arka arkaya ikinci yıl düştü.
  • COVID öncesi bir dünyaya kıyasla ortalama yaşam süresi yaklaşık bir buçuk yıl azaldı.
  • Ülkeler arasında sağlık sistemlerinde büyük ve daha büyüyen boşluklar var. Raporun yeni Sağlık Hizmetlerinde Evrensellik Endeksi'ne göre, 1995 ile 2017 yılları arasında, düşük ve çok yüksek insani gelişmeye sahip ülkeler arasındaki sağlık hizmetleri performansındaki eşitsizlik daha da kötüleşti.
  • Daha yüksek düzeyde insani güvensizlik algısına sahip kişilerin başkalarını güvenilir bulma olasılığa üç kat daha düşük.
  • İklim değişikliği muhtemelen dünyada önde gelen ölüm nedeni olacak. Sera salımlarının ılımlı bir şekilde azaltılmasıyla bile, yüzyılın sonundan önce sıcaklıklardaki değişiklikler nedeniyle yaklaşık 40 milyon insan ölebilir.
  • Dünya genelinde açlık artarak bu tehdit 800 milyon kişiyi kapsamına aldı.
  • Yaklaşık 2,4 milyar insan sosyoekonomik ve çevresel etkilerin sonucu olarak gıda güvensizliğine maruz.
  • Zorla yerinden edilen kişilerin sayısı son on yılda ikiye katlanarak rekor bir seviyeye ulaştı.
  • Dijital teknolojiler birçok ihtiyacın karşılanmasına yardımcı olabilir ancak dijital genişleme yeni tehditleri birlikte getirdi.
  • Siber suçlarla mücadele için öngörülen yıllık maliyetler 2021 yılında 6 trilyon dolara yükseldi.
  • LBGTi bireylere ve çeşitliliğe müsamaha gösterilmeyen toplumlarda, insanlara zarar verme riskleri arttı.
  • Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet arttı. Kadınların güçsüzleştirilmesi küresel çapta giderek artıyor.
XS
SM
MD
LG