COP26 olarak bilinen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın 26’ncısı 31 Ekim – 12 Kasım tarihlerinde İskoçya’nın Glasgow şehrinde yapılacak.
İlki 1995 yılında Berlin’de yapılan İklim Değişikliği Konferansı’nın 26’ncısı son beş yılda dünyada iklim değişikliğinin neden olduğu hava olaylarının ve yaşanan doğal afetlerin sayısı ve yıkıcı etkisinin artmasıyla birlikte daha da önem kazandı.
Konferansın üst düzey toplantıları, aralarında ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu dünya liderlerinin katılımıyla 1-2 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek. BM yetkilileri, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede eylem planlarını güncellediklerini ve yeni hedefler belirleyerek sıfır emisyon için yeni taahhütlerde bulunduklarını belirterek, Glasgow İklim Zirvesi’ni bir dönüm noktası olarak değerlendirdi.
“Glasgow bir dönüm noktası”
1915 yılında Paris Anlaşması kapsamında ülkeler ilk kez sera gazı emisyonlarını sınırlamak için ulusal olarak belirlenmiş plan ve taahhütler sundular. Ayrıca Paris Anlaşması çerçevesinde, her ülkenin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamındaki hedeflerini her beş yılda bir geliştirip güncelleme taahhütünde bulundular.
2015 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda Paris Anlaşması imzalandığında, 2020 yılında yapılacak konferans tüm ülkelerin daha önceki taahhütlerini yerine getirip getirmedikleri, eylem planlarını geliştirip geliştirmedikleri yönündeki en önemli dönüm noktası olarak görülüyordu. Ancak 2020 yılında Glasgow’da yapılacak konferans Corona virüsü salgını nedeniyle ertelendi. Bir yıl gecikmeli olarak yapılacak bu yılki konferansta, BM’ye üye devletlerin iklim değişikliğiyle mücadelede hem ulusal hem de küresel çapta daha agresif ve somut eylemler geliştirmesi bekleniyor.
İklim değişikliği konferanslarının tarihi
26. BM İklim Değişikliği Konferansı, resmi olarak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (UNFCCC) 26. Taraflar Konferansı veya COP da olarak anılıyor. UNFCCC, Rio'daki 1992 BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nın ardından insanların doğaya verdiği zararlardan kaynaklanan tehlikeli iklim değişikliğini önlemek için sera gazlarını azaltmak amacıyla kuruldu. Bu anlaşmada ülkeler, iklim sistemi üzerindeki insan faaliyetlerinden kaynaklanan tehlikeli müdahaleleri önlemek için atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarını stabilize etme konusunda anlaştılar. Anlaşmada BM’ye üye 197 ülkenin imzası var. Anlaşmanın yürürlüğe girdiği 1994 yılından günümüze kadar her yıl BM Küresel İklim Zirvesi dünyadaki her ülkeyi biraraya getiriyor.
Ülkeler üzerinde baskı artacak
COP26’da Paris Anlaşması uyarınca, ülkelerin yaydıkları zararlı sera gazı miktarını nasıl azaltacaklarını göstermek için yapmaları gerekenlerin ayrıntılı planlarını daha büyük bir agresif mücadeleyle yansıtacak şekilde yenilemeleri bekleniyor.
Halihazırda sunulan planların küresel ısınmayı sanayi öncesi seviye olan 1,5 santigrat derece üzerinde tutmak için yeterli olmadığı, bu nedenle bu yılki konferansta ülkeler üzerinde mücadelelerini arttırmaları ve eylem planlarını daha da geliştirmeleri konusunda baskının artacağı belirtiliyor.
2015 yılında Paris’te belirlenen ısınmayı 2050 yılına kadar 1,5 santigratla sınırlama hedefini gerçeğe dönüştürmek için son Glasgow Zirvesi son bir şans olarak görülüyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres toplantıdan önce yaptığı son açıklamada, "Kararlı bir eylem olmadan, kötü gidişatı tersine çevirmek için son şansımızı kullanacağımız bir kumar oynuyoruz" diye konuştu.
“Sera gazı emisyonlarının dörtte üçünden fazlasını G-20 ülkeleri salıyor”
BM Kalkınma Programı (UNDP), COP26 Konferansı’na kısa bir süre kala yayınladığı son raporunda, en az gelişmiş ülkeler, küçük ada ülkeleri ve gelişmekte olan ülkelerin yüzde 93’ünün iklim değişliğiyle mücadele kapsamında güncellenmiş ulusal iklim eylem planlarını sunduğunu açıkladı.
UNDP, sanayileşmiş ülkelerden oluşan G-20 üyesi bazı ülkelerin iklim hedeflerini güçlendirmek için Paris Anlaşması'nın temel ilkelerine bağlı kalmaya devam ettiğini, Roma’da toplanana G-20 ülkelerinin dünyada salınan sera gazı emisyonlarının dörtte üçünden fazlasından sorumlu olduğunu açıkladı.
UNDP yetkilileri, 3 G-20 üyesinin, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında son birkaç gün içinde yeni taahhütlerde bulunduğunu da kaydetti.
Toplamda, küresel emisyonların yüzde 79,3'ünü temsil eden 178 ülkenin yeni eylem planlarını sundukları, eylem planı sunan ülkelerin 2019 yılındaki sayısının sadece 75 olduğu kaydedildi.
UNDP ayrıca, yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için uzun vadeli stratejiler hazırlayan ve sunan ülke sayısında 2019'dan bu yana bir artış olduğunu belirtti.
Suudi Arabistan’ın, bu hafta başında 2060 yılında sıfır emisyon hedefini açıkladığı, Perşembe günü de Avustralya ve Çin’in, sırasıyla 2050 ve 2060 öncesi için sıfır emisyon hedeflerini açıkladığı belirtildi.